قواعد تركيه

Kavaid-i Türkiye

اثر
احمد جودت پاشا

Eser-i Ahmed Cevdet Paşa

صبيان مكتبلرينه مخصوصدر

Sıbyan mekteblerine mahsustur

مطبعۀ عثمانيه‌ده طبع اولنمشدر

Matba’a-i Osmaniye’de tab’ olunmuştur.

۱۳۰۷

1307


قواعد تركيه

Kavaid-i Türkiye

Bismillahirrahmanirrahim

لسانمز اوتوز ايكی حرف ايله تكلم اولنور، حالبوكه قوللانيلان، يگرمی سكز حرفدن عبارت اولان لسان عربی املاسيدر. ﺑﻨﺎﺀً ﻋﻠﻴﻪ عربيده بولنميان باء فارسی و جيم فارسی و ژاء فارسی اوزرلرينه اوچر نقطه وضعيله قوللانيلور، و كاف فارسی (گ) بويله قولی قيوريق چكيله‌رك يازيلور. بوندن بشقه برده كاف تركی واردركه گڭزدن گلور. بوڭا صاغر كاف دينلوب اوزرينه اوچ نقطه وضع اولنور. سڭا، بڭا گبی. بو كاف شمدی استانبولده نون گبی اوقونور. ايشته حرفلرڭ املالری بو صورتله اداره ايديلور. انجق عربيده اوچ حركه واردركه فتحه، كسره، ضمه‌در. تركيده دخی حركه بونلر اولوب اكثريا فتحه‌يه علامت الف و كسره‌يه علامت يا و ضمه‌يه علامت واو يازيلور ايسه‌ده فتحه ايله كسره ايكيشر قسمه و ضمه درت قسمه منقسم اوله‌رق لسانمزده سكز درلو حركه بولنديغندن پك چوق كلمه‌لرڭ اوقونوشنده صعوبت چكيلور.

Lisanımız otuz iki harf ile tekellüm olunur, halbuki kullanılan, yeğirmi sekiz harfden ibaret olan lisan-ı Arabi imlasıdır. Binaenaleyh Arabi’de bulunmayan ba-i farsi ve cim-i farsi ve ja-i farsi üzerlerine üçer nokta vad’ile kullanılur, ve kef-i Farsi böyle kolu kıvrık çekilerek yazılur. Bundan başka birde kef-i Türki vardırki gengizden gelür. Buna sağır kef dinülüb üzerinde üç nokta vad’ olunur. Sana, bana gibi. Bu kef şimdi İstanbul’da nun gibi okunur. İşte harflerin imlaları bu suretle idare idilür. Ancak Arabi’de üç hareke vardırki Fetha, Kesra, Damme’dir. Türki’de dahi hareke bunlar olub ekseriya Fetha’ya alamet-i Elif ve Kesra’ya alamet-i Ya ve Damme’ye alamet’i Vav yazılur ise de Fetha ile Kesra ikişer kısma ve Damme dört kısma münkasım olarak lisanımızda sekiz dürlü hareke bulunduğundan pek çok kelimelerin okunuşunda su’ubet çekilur.

  • kavaid: kaideler, bir ilme air esaslar, umdeler
  • tekellüm: söyleme, lakırdı etme, konuşma
  • binaenaleyh: bundan sebebi bunun üzerine
  • vad’: koymak, eklemek
  • suret: gözün ilk bakışta gördüğü şekil, nüsha, resim, tasvir, yüz, çehre
  • hareke: harflerin nasıl seslendirileceğini gösteren işaretler
  • ekseri: çok, çok zaman, çok defa
  • münkasım: kısımlara ayrılmış, bölünmüş, taksim edilmiş
  • su’ubet: zorluk, güçlük, zahmet

مثلا اولمكدن اولدی ايله اولمقدن اولدی و بولمكدن بولدی ايله بولمقدن بولدی و بوزمكدن بوزدی ايله بوزمقدن بوزدی و بيلديرمكدن بيلدر ايله گچن ييل معناسنه بيلدر بربرندن فرق اولنه‌مز. بو اشتباهلری دفع ايچون مقدما بعض اشرتلر وضع اولنمش ايدی. مؤجراً بو اشارتلر بعض مرتبه تبديل و تعدی ل اولندی. شمدی فتحۀ خفيفه ايله فتحۀ ثقيله بيننی فرق ايچون اوته‌دن برو اوله‌ گلديگی مثللو فتحۀ ثقيله‌لرده بر الف يازيلور. بال گبی. و اگر فتحۀ ثقيله ايله حركه‌لنور ايسه اوزرينه مد اشارتی وضع اولنور. آل گبی. ضمه‌لر دخی (ۏ، ۊ، ۆ، ۉ) شو درت اشارتله بربرندن تفريق اولنور. مثلا اۊلمك اۊلدی، اۏلمق اۏلدی، بۊلمك بۊلدی ايله بۆلمقدن بۆلدی و بۉزمكدن بۉزدی ايله بۏزمقدن بۏزدی گبی. بو اشارتلر اولور ايسه واو حركه اولوب انلر بولنمز ايسه حرف اولور. مثلا سكنی مقامنده‌ او ايله‌ صيد و شكار معناسنه‌ آو كلمه‌لرنده‌ واو حرف اولوب، مذكور درت اشارتلردن بريله‌ يازلدقده‌ حركه‌ اولور. ايشته‌ بو صورتله‌ حركه‌لر بربرندن تفريك اولنور. فقط كسره‌ء خفيفه‌ ايله‌ كسره‌ء ثقيله‌نڭ بربرندن فرقی اولمغله‌ او دخی بر اشارت علاوه‌سنه‌ محتاج اولنديغندن كسره‌ء ثقيله‌يه‌ ( ٰ ) اشارتی وضع اولنسه‌ مثلا گچن ييل معناسنه‌ (بيٰلدر) يازلسه‌ مناسب اوله‌جغندن شو رساله‌ده‌ ايجابنه‌ گوره‌ او صورتله‌ ترسيم اولنور.

Mesela ölmekten öldü ile olmaktan oldu ve bölmekten böldü ile bulmaktan buldu ve büzmekten büzdü ile bozmaktan bozdu ve bildirmekten bildir ile geçen yıl ma’nasına bıldır birbirinden fark olunamaz. Bu iştibahları def’ içün mukaddema ba’z işaretler vad’ olunmuş idi. Mü’ciren bu işaretler ba’z mertebe tebdil ve tadil olundu. Şimdi fetha-i hafife ile fetha-i sakile beyneni fark içün öteden berü öle geldiği misillü fetha-i sakilelerde bir Elif yazılır. Bal gibi. Ve eğer fetha-i sakile ile harekelenür ise üzerine med işareti vad’ olunur. Al gibi. Dammeler dahi (o, ö, u, ü) şu dört işaretle birbirinden tefrik olunur. Mesela ölmek öldü, olmak oldu, bölmek böldü ile bulmaktan buldu ve büzmekten büzdü ile bozmaktan bozdu gibi. Bu işaretler olur ise Vav hareke olub anlar bulunmaz ise harf olur. Mesela sekeni makamında ev ile seyd ve şikar ma’nasına av kelimelerinde Vav harf olub, mezkur dört işaretlerden biriyle yazıldıkta hareke olur. İşte bu suretle harekeler birbirinden tefrik olunur. Fakat kesra-i hafife ile kesra-i sakilenin birbirinden farkı olmağla o dahi bir işaret ilavesine muhtac olunduğundan kesra-i sakileye ( ٰ ) işareti vad’ olunsa mesela geçen yıl ma’nasına bıldır yazılsa münasib olacağından şu risalede icabına göre o suretle tersim olunur.

  • iştibah: şüphe etme, şüphelenme
  • mukaddema: bundan önce, evvelce, eskiden
  • ba’z: bir şeyin küçük kısmı, parçası, sâhiplik ekiyle genişleyerek bâzı şeklini almıştır
  • mü’cir: Kirâya veren, kirâlayan kimse
  • tebdil: Değiştirme, değiştirilme, başka şekle sokma
  • ta’dil: Doğru hale getirme, düzeltme, değiştirme
  • hafif: Yumuşak, tesiri az, şiddeti az, miktarı az
  • sakil: Ağır, tesiri fazla, şiddeti fazla, miktarı fazla
  • misillü: benzer, kabilinden, gibi
  • tefrik: ayırma, ayrılma, iki şey arasındaki farkı gösterme
  • makam: mekani mahal, memuriyet, mansıp, cah
  • seken: oturma, iskan etme, durma, hareket etmeme
  • sayd ve şikar: av, avlanma
  • mezkur: az önce adı geçen, sözü edilen, yukarıda anılan, zikrolunan
  • muhtac: bir şeye veya kimseye ihtiyacı olan, ihtiyaç duyan, -i gerektiren

ذكر اولنان سكز حركه‌يی مبين جدولدر

Zikir olunan sekiz harekeyi mübin cedveldir

ضمۀ مقبوضه‌ضمۀ مبسوطه‌كسره‌فتحه‌
Damme-i MakbuzaDamme-i MebsutaKesraFetha
دۉز، يۉزاۊز، سۊزايب، چيتال، بلخفيفه‌
Düz, yüzÖz, sözİb, çitEl, belHafife
بۆز، طۆزاۏق، طۏققير، ييلآل، بالثقيله‌
Buz, tuzOk, tokKır, yılAl, balSakile

بعض حرفلر مثلا كاف آغر حركه‌ قبول ايتميه‌رك دائما خفيف حركه‌لر ايله‌ قوللانيلور. (ص، ق) بالعكس آغر حركه‌لر ايله‌ قوللانيلور. و اگر (س) آغر حركه‌ ايله‌ حركه‌لنه‌جك اولسه‌ (صاد) اولمق لازم گلور. و كذا (ص) اگر خفيف حركه‌ ايله‌ حركه‌لنه‌جك اولسه‌ (سين) اولمق لازم گلور. اما حرفلرڭ اكثريسی بويله‌ بر نوع حركه‌يه‌ مخصوص اولميوب هم خفيف و هم ثقيل حركه‌ ايله‌ قوللانيلور. بو جهتله‌ مذكور اشارتلره‌ احتياج مس ايدر. لسانمزڭ قواعدينی قولايلقله‌ تحصيل ايچون مقدما عاجزانه‌ مدخل قواعد نام رساله‌ ياپلمشيدي. بو كره‌ صبيانه‌ بر مرتبه‌ دها امر تعلمی تسهيل ايچون اشبو رسالهٔ مختصره‌ يازلدي. معلمين صبيان اولان خواجه‌ افنديلر بالاده‌ مذكور اولان ايضاحاتی ازبر ايدوبده‌ اڭا گوره‌ صبيانه‌ بو رساله‌يی گوزلجه‌ تعليم ايتملری مرجو و متمنادر.

Ba’z harfler mesela kef ağır hareke kabul itmeyerek daima hafif harekeler ile kullanılur. Sad, Kaf bilakis ağır herekeler ile kullanılur. Ve eğer Sin ağır hareke ile harekelenecek olsa Sad olmak lazım gelür. Ve keza Sad eğer hafif hereke ile herekelenecek olsa Sin olmak lazım gelür. Ama harflerin ekserisi böyle bir nevi herekeye mahsus olmayub hem hafif ve hem sakil hereke ile kullanılur. Bu cihetle mezkur işaretlere ihtiyac mes ider. Lisanımızın kava’idini kolaylıkla tahsil içün mukaddema acizane medhul kava’id nam-ı risale yapılmıştı. Bu kere sıbyana bir mertebe daha emr-i ta’limi teshil içün işbu risale-i muhtasara yazıldı. Muallimin-i sıbyan olan hoca efendiler balada mezkur olan izahatı ezber idübde ana göre sıbyana bu risaleyi güzelce ta’lim itmeleri mercu ve mütemennadır.

  • mübin: aşikar, vazıh, iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı birbirinden ayırt eden
  • mebsuta: tafsilatlı, mufassal, teferruatıyla izah ve beyan edilmiş
  • makbuza: alınmış, alınan, kabzedilen, teslim alınmış
  • bilakis: tam aksine, tersine
  • keza: bunun gibi, böyle, böylece
  • nevi: cins, tür, sınıf
  • mahsus: yalnız bir kimse, bir nesne veya bir yere ait olan, başkasında bulunmayan, has
  • cihet: yön, taraf, istikamet, canip, husus
  • mes: değme, dokunma, temas
  • tahsil: ilim öğrenme, ele geçirme, hasıl etme

Mukaddime

مقدّمه

لسانمزڭ اصلی تركجه‌ اولوب صڭره‌دن فارسی و عربی ايله‌ قارشمشدر. بو لسانده‌ حرف اوتوز ايكيدر (ا ب پ ت ث ج چ ح خ د ذ ر ز ژ س ش ص ض ط ظ ع غ ف ق ك گ ڭ ل م ن ه و ي). ضاد اكثريا ظا گبی اوقونور. حاضر گبی. كاف دخی بعضاً نون گبی سويلنوب صاغر كاف دينلور و اوزرينه‌ اوچ نقته‌ قونور. سڭا، بڭا گبی. حرفلر بعضاً حركه‌لی و بعضاً حركه‌سز اولور. نته‌كيم گل ديديگمزده‌ كاف حركه‌لی و لام حركه‌سزدر. اصل حركه‌ اوچدر: (فتحه‌) يعنی اوستون، (كسره‌) يعنی اسره‌، (ضمه‌) يعنی اوتره‌در. فتحه‌ ايكی قسمدر: فتحهٔ خفيفه‌ (ال، بل) گبی، فتحهٔ ثقيله‌ (آل، بال) گبی. كسره‌ دخی ايكی قسمدر: كسرهٔ خفيفه‌ (ايب، چيت) گبی، كسرهٔ ثقيله‌ (قير، ييل) گبی. ضمه‌ ده‌ بويله‌ ايكی قسمدر كه‌ ضمهٔ خفيفه‌ و ضمهٔ ثقيله‌در. انجق بونلرڭ هر بريسی دخی ايكيشر قسمه‌ منقسم اوله‌رق ضمه‌ درت اولور.

Lisanımızın aslı Türkçe olub sonradan Farsi ve Arabi ile karışmıştır. Bu lisanda harf otuz ikidir (elif, be, pe, te, tse, cim, çe, ha, kha, dal, zel, ra, ze, je, sin, şin, sad, dad(dza), ta, tza, ayn, gayn, fe, kaf, kef, gef, nef, lam, mim, nun, he, vav, ye). Dad ekseriya tza gibi okunur. Hazır gibi. Kef dahi bazen nun gibi söylenüb sağır kaf dinilür ve üzerine üç nokta konur. Sana, bana gibi. Harfler bazen harekeli bazen de harekesiz olur. Nitekim gel didiğimizde kaf harekeli ve lam harekesizdir. Asıl hareke üçtür: fetha yani üstün, kesra yani esre, damme yani ötredir. Fetha iki kısımdır: Fetha-i hafife (el, bel) gibi, fetha-i sakile (al, bal) gibi. Kesra dahi iki kısımdır: Kesra-i hafife (ib, çit) gibi, kesra-i sakile (kır, yıl) gibi. Damme de böyle iki kısımdırki damme-i hafife ve damme-i sakiledir. Ancak bunların her birisi dahi ikişer kısma münkasım olarak damme dört olur.

  • risale: belli bir mevzuda yazılmış küçük kitap
  • icab: gerek, lüzum, iktiza
  • münasib: uygun, yerinde
  • tersim: resmini yapma, şeklini çıkarma, çizme
  • medhul: ayıplı, kusurlu
  • ta’lim: ders verme, okutma, tedris, öğretme
  • teshil: kolaylaştırma
  • muhtasar: teferruatlı olmayan, derli toplu, kısa, mücmel
  • muallim: öğreten, talim eden
  • izahat: izahlar, beyanlar
  • mercu: rica edilerek istenilen, rica ve niyaz edilen
  • mütemenna: istenilen, arcu edilen, temenni olunan (şey)

ضمهٔ خفيفهٔ مبسوطه‌ (اوز، سوز) گبی. ضمهٔ خفيفهٔ مقبوضه‌ صايی معناسنه‌ اولان (اوچ، يوز) گبی. ضمهٔ ثقيلهٔ مبسوطه‌ (اوق، طوق) گبی. ضمهٔ ثقيلهٔ مقبوضه‌ (بوز، طوز) گبی.

Damme-i hafife-i mebsuta (öz, söz) gibi. Damme-i hafife-i makbuza, sayı manasına olan (üç, yüz) gibi. Damme-i sakile-i mebsuta (ok, tok) gibi. Damme-i sakile-i makbuza (buz, tuz) gibi.

(الف، يا، واو) بويله‌ حركه‌ علامتی اولدقلرنده‌ انلره‌ حرف املا دينور. و بعضاً بونلر عربی و فارسی كلمه‌لرده‌ چكه‌جك حرف اولوب الف فتحه‌يی، يا كسره‌يی، واو ضمه‌يی چكر. (عاقل، كريم، مقبول، كدا، تهی، سبو) گبی. بو سببدن انلره‌ حرف مد دخی دينور.

(elif, ya, vav) böyle hareke alameti olduklarında anlara harf-i imla dinür. Ve bazen bunlar Arabi ve Farsi kelimelerde çekecek harf olub elif fethayı, ya kesrayı, vav dammeyi çeker. (akıl, kerim, makbul, geda, tehi, sebu) gibi. Bu sebebden anlara harf-i med dahi dinür.

(ها) دخی بعضاً فتحه‌ علامتی اوله‌رق يازيلوب اڭا دخی حرف املا و هاء رسميه‌ دينور. (اوطه‌، خانه‌، عباره‌) گبی. بر كلمه‌نڭ ابتداسنده‌ حركهٔ خفيفه‌ بولنور ايسه‌ صڭره‌كی حركه‌لر دخی خفيف اولمق لازمدر. سومك، ايسته‌مك، گورمك، گولمك گبی. و اگر كلمه‌نڭ أولنده‌ ثقيل حركه‌ بولنور ايسه‌ صڭره‌كی حركه‌لر دخی ثقيل اولور. آلمق، صاتمق، قيرمق، صورمق گبی.

(ha) dahi bazen fetha alameti olarak yazılub ana dahi harf-i imla ve ha-i resmiye dinür. (oda, hane, ibare) gibi. Bir kelimenin ibtidasında hareke-i hafif bulunur ise sonraki harekeler dahi hafif olmak lazımdır. Sevmek, istemek, görmek, gülmek gibi. Ve eğer kelimenin evvelinde sakil hareke bulunur ise sonraki harekeler dahi sakil olur. Almak, satmak, kırmak, sormak gibi.

(تشديد) تركيده‌ قوللانيلميوب عربی و فارسی كلمه‌لرده‌ بر حرفی ايكی كره‌ اوقوتديرر. محمد، فرخ گبی.

(teşdid) Türki’de kullanılmayub Arabi ve Farsi kelimelerde bir Harfi iki kere okutturur. Muhammed (s.a.v.), ferruh gibi.

حرفلر ايكی قسمدر. بری كنديدن صڭره‌كی حرفه‌ بتشمين حرفلر اولوب حروف انفصال دينور. بونلر (ا، د، ذ، ر، ژ، و) حرفلريدر.

Harfler iki kısımdır. Biri kendiden sonraki harfe bitişmeyen harfler olub huruf-i infisal dinür. Bunlar (elif, dal, zel, ra, je, vav) harfleridir.

  • alamet: işaret, belirti, nişan, emare, alem, araz
  • kerim: kerem sahibi, cömert, alicenap, şerefli, aziz
  • makbul: kabul edilen, reddedilmeyen, muteber, geçerli, beğenilen, hoşa giden
  • geda: dilenci, yoksul, fakir
  • tehi: boş, eli boş, fakir, züğürt
  • sebu: testi
  • ibtida: başlama, bir işin, bir şeyin ilk defa ortaya çıkan kısmı veya başlama zamanı
  • intiha: son bulma, sona erme, tükenme, bitme, nihayet, son
  • teşdid: şiddetlendirme, şiddetini arttırma, sağlamlaştırma, şedde koyma, üzerine konduğu harfi iki kere okutan işaret
  • infisal: ayrılma, terkedip gitme, azledilme, memuriyetten ayrılma

ديگری كنديدن صڭره‌كی حرفه‌ بتشن حرفلر اولوب حروف اتصال دينور. بونلر باقی حرفلردر. ذكر اولنان حروف هجادن كلمه‌لر تركب ايدر. (كلمه‌) آغزدن چيكوب بر معنايی افاده‌ ايدن سوزدر كه‌ طقوز نوعدر. (اسم، صفت، ضمير، اسم اشارت، مبهمات، مصدر، فعل، فرع فعل، ادوات). بونلرڭ هر بريسی برر بابده‌ بيان اولنور.

Diğeri kendiden sonraki harfe bitişen harfler olub huruf-i ittisal dinür. Bunlar bakı harflerdir. Zikir olunan huruf-i hecadan kelimeler terkib ider. Kelime ağızdan çıkub bir manayı ifade iden sözdürki dokuz nev’dir. (isim, sıfat, zamir, ism-i işaret, mübhemat, masdar, fiil, fer’ fill, edevat) Bunların her birisi birer babda beyan olunur.

Birinci bab isim beyanındadır

برنجی باب اسم بياننده‌در

اسم بر كلمه‌در كه‌ انسان و حيوان و سائر اشيادن برينی بيلديرر. احمد و قلم گبی كه‌ احمد بر شخصڭ آدی اولوب اول شخصی بيلديرر. قلم دخی يازی يازه‌جق شيئ بيلديرر. اسملر مفرد ياخود جمع اولور. مفرد يالڭز بر شی بيلديرر. گچن مثاللر گبی. جمع بردن زياده‌ شيلری بيلديرر و هر مفردڭ آخرينه‌ (لر) گتورلدكده‌ جمع اولور. قلملر، كتابلر، أولر، باغچه‌لر گبی. اسملرڭ آخرينه‌ خفيف حركه‌لی ايسه‌ (جك) ياخود (جگز) و آغر حركه‌لی ايسه‌ (جق) ياخود (جغز) گتورلدكده‌ اسم تصغير اولور. خانه‌جك، أوجگز، اوطه‌جق، قيزجغز گبی‌ كه‌ كچوك خانه‌، كچوك أو، كچوك اوطه‌، كچوك قيز، ديمك اولور. و اگر، اسمڭ آخری كاف ياخود قاف اولورسه‌ حذف اولنور. بيوجك، قوناجق گبی.

İsim bir kelimedir ki insan ve hayvan ve sair eşyadan birini bildirir. Ahmed ve kalem gibi ki Ahmed bir şahsın adı olub ol şahsı bildirir. Kalem dahi yazı yazacak şeyi bildirir. İsimler müfrid yahud cem’ olur. Müfrid yalnız bir şey bildirir. Geçen misaller gibi. Cem’ birden ziyade şeyleri bildirir ve her müfridin ahirine (ler, lar) getürüldükte cem’ olur. Kalemler, kitablar, evler, bağçeler gibi. İsimlerin ahirine hafif harekeli ise -cik yahud -ceğiz ve ağır harekeli ise -cık yahud -cağız getürüldükte ism-i tasgir olur. Hanecik, evceğiz, odacık, kızcağız gibi ki küçük hane, küçük ev, küçük oda, küçük kız dimek olur. Ve eğer, ismin ahiri kef yahud kaf olursa hazf olunur. (Büyük) Büyücek, (Konak) konacak gibi.

  • ittisal: bitişme, temas etme
  • heca: hece
  • huruf-ı heca: elifbayı meydana getiren harfler dizisi
  • terkib: birkaç şeyin birleşip yeni bir şey meydana getirmesi,
  • mânâ: kelime, söz, hareket ilh.ın ifade ettiği, medlul, mefhum
  • mübhemat: kesin olarak bilinmeyen, mübhem sıfat, mübhem zamir
  • masdar: fiilin zaman ve şahıs belirtmeden oluş ve kılış anlatan isim şekli, fiil ismi; -mak / -mek ekiyle yapılır
  • zamir: daha önce adı geçen bir varlığın yerini tutan kelime
  • edevat: edatlar
  • edevât-ı lâhika: Kelime sonuna gelen ekler.
  • edevât-ı rabtiyye: Bağlama edatları.
  • bab: bir kitabın kısımlarından her biri, husus, mesele, mevzu, kapı
  • beyan: izah etme, anlatma, söyleme

اسملر بعضاً مجرد اوله‌رق قوللانيلوب مبتدا ياخود خبر اولور. نته‌كيم استانبول پايتختدر، ديديگمزده‌ استانبول مبتدا پايتخت خبر اولور. و بعضاً فعله‌ متعلق اوله‌رق قوللانيلور. نته‌كيم كتابی سورم، كتابه‌ باقرم و باغچه‌يی طولاشدم، باغچه‌يه‌ گيردم دينلدكده‌ كتاب و باغچه‌ لفظلری گبی. و بعضاً بر اسم ديگر بر اسمه‌ مضاف اولور. نته‌كيم استانبولڭ ذوقی ديديگمزده‌ ذوق كلمه‌سی مضاف استانبول مضاف اليه‌ اولور. كذلك باغچه‌نڭ هواسی گوزلدر دينلدكده‌ هوا مضاف و باغچه‌ مضاف اليه‌ اولور.

İsimler bazen mücerred olarak kullanılub mübteda yahud haber olur. Nitekim İstanbul payitahttır, didiğimizde İstanbul mübteda payitaht haber olur. Ve bazen fiile müteallik olarak kullanılur. Nitekim kitabı severim, kitaba bakarım ve bağçeyi dolaşdım, bağçeye girdim dinildikte kitab ve bağçe lafızları gibi. Ve bazen bir isim diğer bir isme muzaf olur. Nitekim İstanbul’un zevki didiğimizde zevk kelimesi muzaf İstanbul mużāfun-ileyh olur. Kezalik bağçenin havası güzeldir dinildikte hava muzaf ve bağçe mużāfun-ileyh olur.

İkinci Bab Sıfat Beyanındadır

ايكنجی باب صفت بياننده‌در

صفت بر اسمڭ حال و كيفيتنی بيلديرمك ايچون اول اسمڭ ياننه‌ گتوريلان كلمه‌در. او اسمه‌ دخی موصوف دنيلور. و قاعدهٔ تركيه‌جه‌ صفت دائما موصوفدن أول گتوريلور. سياه آت، سياه آتلر، گوزل عربه‌، گوزل عربه‌لر گبی‌ كه‌ سياه و گوزل صفت و آت ايله‌ عربه‌ موصوف اولور. اسملرڭ آخرينه‌ (لی) گتورلدكده‌ اسم منسوب اولور كه‌ بو دخی بر نوع صفتدر. ادرنه‌لی، بروسه‌لی گبی. و بعضاً (لی) يرينه‌ (لو) يازيلور. بروسه‌لو گبی. بعضاً صفتلرڭ آخرينه‌ ادات تقليل اولان (جه‌) گتوريلور. صاريجه‌، خفيفجه‌ گبی‌ كه‌ براز صاری و آز خفيف ديمك اولور.

Sıfat bir ismin hal ve keyfiyetini bildirmek içün ol ismin yanına getürilen kelimedir. O isme dahi mevsuf dinilür. Ve kavaid-i türkiyece sıfat daima mevsuftan evvel getürilür. Siyah at, siyah atlar, güzel araba, güzel arabalar gibi ki siyah ve güzel sıfat ve at ile araba mevsuf olur. İsimlerin ahirine (lı+li) getürüldükte ism-i mensub olur ki bu dahi bir nev’ sıfattır. Edirneli, Brusalı gibi. Ve bazen -lı+-li yerine -lu+-lü yazılur. Brusalu gibi. Bazen sıfatların ahirine edat-ı taklil olan -ca+-ce getürilür. Sarıca, hafifce gibi ki biraz sarı ve az hafif dimek olur.

  • mücerred: madde ve cisim halinde olmayan, fikirde var olan, tecrit yoluyla elde edilen
  • mübteda: isim cümlelerinde fail olan kelime, müsnedün-ileyh
  • haber: isim cümlelerinde failin yaptığı işi veya vaziyetini bildiren kelime, olmuş veya olmakta olan bir şeye dair orada bulunmayanlara erişen bilgi, nakledilen söz
  • müteallik: âit, dâir, ilgili, alâkalı
  • lafız: kendi başına manalı veya başka kelimelere eklenince mana kazanan söz
  • muzaf: isim terkiblerindeki ikinci kelime, izafe edilen, bir şeye ve bir kimseye bağlanan, katılan, eklenen
  • mużāfun-ileyh: isim terkiblerindeki ilk kelime, ilgi hali
  • kezalik: bu da öyle, yine öyle, kezâ
  • keyfiyet: bir şeyin taşıdığı şu veya bu hal, nasıl ve ne türlü olduğu, vasıf, nitelik, iş, mesele, husus, vaziyet
  • mevsuf: tavsif edilmiş, bir sıfata sahip, nasıl olduğu belirtilmiş
  • mensub: bir topluluğa dahil olma hali
  • taklil: azaltma, indirme

و صفتلرده‌ مبالغه‌ و زياده‌لك معناسی قصد اولنورسه‌ (پك) ياخود (چوق) و ياخود (غايت) لفظلری علاوه‌ اولنور. پك گوزل، چوق سيوری، غايت يوكسك گبی. و بعضاً صفتلرڭ أولڭی حرفی تكرار و بر ده‌ با و ياخود ميم و ياخدو صاد يا سين علاوه‌ اولنه‌رق مبالغه‌ معناسی افاده‌ اولنور. بم بياض، صاب صاری، قيب قرمزی، يم يشيل، گوم گوك، موص مور، ماص مائی، دوم دوز، سيب سيوری، قيص قيوراق، بس بللی گبی. پك بياض، پك صاری، پك قرمزی، پك يشيل، پك گوك، پك مور، پك مائی، پك دوز، چوق سيوری، غايت قيوراق، پك بللی ديمك اولور.

Ve sıfatlarda mübalağa ve ziyadelik manası kasd olunursa (pek) yahud (çok) ve yahud (gayet) lafızları ilave olunur. Pek güzel, çok sivri, gayet yüksek gibi. Ve bazen sıfatların evvelini harf-i tekrar ve bir de Ba ve yahud Mim ve yahud Sad ya Sin ilave olunarak mübalağa manası ifade olunur. Bembeyaz, sabsarı, kıbkırmızı, yemyeşil, gömgök, mosmor, masmavi, dümdüz, sibsivri, kıskıvrak, besbelli gibi. Pek beyaz, pek sarı, pek kırmızı, pek yeşil, pek gök, pek mor, pek mavi, pek düz, çok sivri, gayet kıvrak, pek belli dimek olur.

Üçüncü bab zamir beyanındadır

اوچنجی باب ضمير بياننده‌در

ضمير اسمڭ يرينی طوتان كلمه‌در. (او، سن، بن) گبی‌ كه‌ او دينلدكده‌ مقصود هر كيم ايسه‌ آنڭ و سن دينلدكده‌ مخاطب اولان آدمڭ و بن دينلدكده‌ سويلين آدمڭ آدی سويلنمش گبی اولور. ضمير اوچ قسمدر. ضمير غائب، ضمير مخاطب، ضمير متكلمدر. متكلم سويلينی مخاطب آنڭ قارشوسنده‌ سوز سويلديگی كمسنه‌در. غائب بو ايكيسندن بشقه‌ بر اوچونجی شخصدر. ضمير غائب (او)، ضمير مخاطب (سن)، ضمير متكلم (بن) اولوب جمعلرنده‌ انلر، سز، بز دينلور. ضميرلر دخی اسملر گبی بعضاً مجرد اوله‌رق قوللانيلور.

Zamir ismin yerini tutan kelimedir. (o, sen, ben) gibi ki o dinildikte maksud her kim ise anın ve sen dinildikte muhatab olan adamın ve ben dinildikte söyleyen adamın adı söylenmiş gibi olur. Zamir üç kısımdır. Zamir-i gaib, zamir-i muhatab, zamir-i mütekellimdir. Mütekellim söyleyen, muhatab anun karşısında söz söylediği kimsedir. Gaib bu ikisinden başka bir üçüncü şahısdır. Zamir-i gaib (o), zamir-i muhatab (sen), zamir-i mütekellim (ben) olub cem’lerinde anlar, siz, biz dinilür. Zamirler dahi isimler gibi bazen mücerred olarak kullanılur.

  • mübalağa: bir şeyi gerçekte olduğundan daha fazla, daha büyük gösterme, abartma
  • kasd: niyet, istek, gaye
  • maksud: söylenilmek, belirtilmek istenen, kastedilen, istenilen şey, gaye, maksad
  • gaib: göz önünde olmayan, hazır bulunmayan (şey)
  • mütekellim: konuşan, söyleyen kimse
  • sair: başka, diğer, öteki, öbür
  • müfrid: tek, ayrı, yalnız
  • cem’: çok, bir araya gelme, cemiyet, meclis
  • ziyade: fazla, çok
  • tasgir: küçültme, küçültülme
  • yahud: veya
  • evvel: önce, ön, ilk
  • ahir: son, sonra, en sonra olan, sonuncu

نته‌كيم او گلدی، سن گلمدڭ، بن گلدم دينلديگی گبی. و بعضاً بر فعله‌ متعلق اولور. نته‌كيم انی بكله‌، اڭا سويله‌، سنی سورم، سڭا نصيحت ايده‌يورم، بنی دڭله‌، بڭا باق دينلور. و بعضاً ضميرلر مضاف اليه اولور. نته‌كيم انڭ كتابی، سنڭ كتابڭ، بنم كتابم، انلرڭ كتابلری، سزڭ كتابلريڭز، بزم كتابلريمز دينلور.

Nitekim o geldi, sen gelmedin, ben geldim dinildiği gibi. Ve bazen bir fiile müteallik olur. Nitekim anı bekle, ana söyle, seni severim, sana nasihat ideyorum, beni dinle, bana bak dinilür. Ve bazen zamirler mużāfun-ileyh olur. Nitekim anın kitabı, senin kitabın, benim kitabım, anların kitabları, sizin kitablarınız, bizim kitablarımız dinilür.

Dördüncü bab ism-i işaret beyanındadır

دردنجی باب اسم اشارت بياننده‌در

اسم اشارت بر كلمه‌در كه‌ انڭله‌ بر شيئه‌ اشارت اولنور. انلر دخی (بو و شو) لفظلری اولوب جمعلرنده‌ (بونلر و شونلر) دينلور. اسم اشارتلر دخی بعضاً بويله‌ مجرد اوله‌رق قوللانيلور و بعضاً بر فعله‌ متعلق اولور. نته‌كيم بونی كيم يازدی، بوڭا كيم سويلدی، شونی گتور، شوڭا باق دينلديگی گبی. و بعضاً مضاف اليه اولورلر. بونڭ خالی، شونڭ سوزی دينلديگی گبی. و بعضاً (بو) كلمه‌سنڭ اوست طرفنه‌ ادات تنبيه اولان ايش لفظی علاوه‌ اولنه‌رق اشبو دينلور.

İsm-i işaret bir kelimedir ki anınla bir şeye işaret olunur. Anlar dahi (bu ve şu) lafızları olub cem’lerinde (bunlar ve şunlar) dinilür. İsm-i işaretler dahi bazen böyle müfrid olarak kullanılur ve bazen bir fiile müteallik olur. Nitekim bunu kim yazdı, buna kim söyledi, şunu getür, şuna bak dinildiği gibi. Ve bazen mużāfun-ileyh olurlar. Bunun hali, şunun sözü dinildiği gibi. Ve bazen (bu) kelimesinin üst tarafına edat-ı tenbih olan iş lafzı ilave olunarak işbu dinilür.

Beşinci bab mübhemat beyanındadır

بشنجی باب مبهمات بياننده‌در

مبهمات بر طاقم كلمه‌لردر كه‌ بللی ايتميه‌رك بر شخصی ياخود بر شيئ اڭلادر. بونلرڭ مشهور اولنلری بوراده‌ بيان اولنور.

Mübhemat bir takım kelimelerdir ki belli itmeyerek bir şahsı yahud bir şeyi anlatır. Bunların meşhur olanları burada beyan olunur.

  • tenbih: bir şeyin yapılıp yapılmamasını, şöyle veya böyle yapılmasını söyleme ve bunu üzerinde durarak hatırlatma
  • meşhur: herkesçe bilinen, adı sanı her tarafa yayılmış, şöhretli

(كندی) يالڭز باشنه‌ ديمك اولور. نته‌كيم فلان بونی كندی ياپدی، دينلور كه‌ بشقه‌سی قارشمقسزين ياپدی ديمك اولور.

(Kendi) yalnız başına dimek olur. Nitekim falan bunu kendi yaptı, dinilür ki başkası karışmaksızın yaptı dimek olur.

(كيم) بر شخصدن سؤال ايچوندر. كيم گلدی گبی ياخود علی العموم بر شخصی اڭلادر. كيم گلورسه‌ گلسون گبی. جمعنده‌ (كيملر) دينلور.

(Kim) bir şahıstan sual içündir. Kim geldi gibi yahud alelumum bir şahsı anlatır. Kim gelürse gelsün gibi. Cem’inde (kimler) dinilür.

(نه‌) بر شيدن سؤال ايچوندر. نه‌ اولدی گبی ياخود علی العموم بر شيئ اڭلادر. نه‌ اولورسه‌ اولسون گبی. جمعنده‌ (نلر) دينلور.

(Ne) bir şeyden sual içündir. Ne oldu gibi yahud alelumum bir şeyi anlatır. Ne olursa olsun gibi. Cem’nde (neler) dinilür.

(نيجه‌) و (نصل) كيفيتدن سؤال ايچوندر. نيجه‌سگز و نصل اولدی گبی.

(nice) ve (nasıl) keyfiyetten sual içündir. Nicesiğiz ve nasıl oldu gibi.

(قنغی) بر شخصڭ ياخود بر شيئڭ تعيينی ضمننده‌ سؤال ايچوندر. نته‌كيم قنغی خواجه‌ گله‌جك، قنغی كتابی اوقوده‌جق دينلور. و بعضاً تعميم ايچون قوللانيلور. قتغی كتابی اوقودر ايسه‌ اوقوتسون گبی.

(Kangı) bir şahsın yahud bir şeyin tayini zımnında sual içündir. Nitekim kangı hoca gelecek, kangı kitabı okutacak dinilür. Ve bazen tamim içün kullanılur. Kangı kitabı okudur ise okutsun gibi.

(قاچ) صاييدن سؤال ايچوندر. ساعت قاچدر گبی ياخود علی العموم صايی معناسنه‌ اولور. قاچ اولورسه‌ اولسون گبی.

(Kaç) sayıdan sual içündir. Saat kaçdır gibi yahud alelumum sayı manasına olur. Kaç olursa olsun gibi.

Altıncı bab masdar beyanındadır

التنجی باب مصدر بياننده‌در

مصدر بر اسمدر كه‌ بر ايشی ياپمق ياخود شويله‌ بويله‌ اولمق معنالرينی افاده‌ ايدر و دائما آخری (مك) ياخود (مق) اولور.

Masdar bir isimdir ki bir işi yapmak yahud şöyle böyle olmak manalarını ifade ider ve daima ahiri (mek) yahud (mak) olur.

  • falan: Belirtilmesi gerekli görülmeyen isimlerin önüne getirilerek onları belirsiz şekilde niteler, Söylenmesi uygun görülmeyen bir özel ismin yerini tutar
  • şahıs: kimse, kişi, ferd, bir insanın varlığı, nefsi, zâtı, zamir ve sigalı fiillerde konuşan, dinleyen ve adı geçene verilen isim
  • sual: sorulan şey, soru
  • umumi: bir kimseye has olmayıp herkese âit olan, umûmî
  • alelumum: umûmiyet üzere,
  • umum: umumi olma hali
  • husus: has olma, bir kişi veya şeye mahsus bulunma, ona münhasır olma

بونده‌ قاعده‌ اولدر كه‌ حركه‌سی خفيف اولان مصدرلرڭ آخری (مك) اولور. سومك، سونمك، سورمك گبی. و حركه‌سی آغر اولان مصدرلرڭ آخری (مق) اولور. آتمق، قيرمق، صورمق، اولمق گبی. بو (مك) ايله‌ (مق) ادات مصدردر. بونلرڭ ماقبلی يعنی اوست طرفی اكثريا ساكن اولور. سومك، يازمق گبی. و بعضاً مكسور اولور و كسره‌يه‌ علامت اوله‌رق (يا) يازيلور. اريمك، آجيمق گبی. و بعضاً مضموم اولور و ضمه‌يه‌ علامت اوله‌رق (واو) يازيلور. اوقومق گبی. و بعضاً مفتوح اولوب اگر فتحه‌سی آغر اولورسه‌ اڭا علامت اوله‌رق (الف) يازيلور. ارامق، اغلامق گبی. و فتحه‌سی خفيف اولور ايسه‌ اڭا علامت اوله‌رق هاء رسميه‌ يازيلور. اوده‌مك، اوره‌مك گبی. و بو ها بعضاً اختصار ايچون حذف اولنور. ايلمك، سويلمك گبی. لكن اگر كلمه‌نڭ اوقونمسنده‌ اشتباه اولور ايسه‌ اول وقت هانڭ حذفی جائز اولماز. مثلا بزه‌مك لفظندن (ها) حذف اولنه‌جق اولسه‌ اوصانمق معناسنه‌ اولان بزمك گبی اوقنور. الحاصل بو حروف املا كلمه‌يی اوقوتدرمق ايچون بر نوع حركه‌ اولوب ايجابنه‌ گوره‌ بعضاً يازيلور و بعضاً يازلمز. مثلا دوزلمك گبی اوقونمسون ديه‌ دوزله‌مك مصدرنده‌ ها يازلمق لازمدر.

Bunda kaide oldur ki harekesi hafif olan masdarların ahiri (mek) olur. Sevmek, sönmek, sürmek gibi. Ve harekesi ağır olan masdarların ahiri (mak) olur. Atmak, kırmak, sormak, olmak gibi. Bu (mek) ile (mak) edat-ı masdardır. Bunların mâkabli yani üst tarafı ekseriya sakin olur. Sevmek, yazmak gibi. Ve bazen meksur olur ve kesraya alamet olarak Ya yazılur. Erimek, acımak gibi. Ve bazen mezmum olur ve dammeye alamet olarak Vav yazılur. Okumak gibi. Ve bazen meftuh olub eğer fethası ağır olursa ana alamet olarak Elif yazılur. Aramak, ağlamak gibi. Ve fethası hafif olur ise ana alamet olarak Ha-i resmiye yazılur. Ödemek, üremek gibi. Ve bu Ha bazen ihtisar içün hazf olunur. Eylemek, söylemek gibi. Lakin eğer kelimenin okunmasında iştibah olur ise ol vakit Ha’nın hazfı caiz olmaz. Mesela bezemek lafzından Ha hazf olunacak olsa usanmak manasına olan bezmek gibi okunur. Elhasıl bu huruf-ı imla kelimeyi okutturmak içün bir nev’ hareke olub icabına göre bazen yazılur ve bazen yazılmaz. Mesela düzelmek gibi okunmasın diye düzlemek masdarında Ha yazılmak lazımdır.

  • mâkabl: bir şeyin kendinden evvel olanı, önce, geçmiş
  • mâbad: bir şeyin kendinden ahir olanı, sonra, arka, devam
  • meksur: esre (kesre) ile harekeli olup “ı, i” şeklinde okunan, kesreli (harf), kırılmış, kırık
  • mezmum: harekesi ötre, zamme olup “o, ö, u, ü” şeklinde okunan, zammeli (harf), ilâve edilmiş, eklenmiş, zammedilmiş
  • meftuh: harekesi üstün yâni fetha olup “a, e” şeklinde okunan, fethalı (harf)
  • ihtisar: sâdeleştirme, basitleştirme
  • hazf: saklama, söylememe, çıkarma, kaldırma, silme
  • iştibah: şüphe etme, şüphelenme
  • caiz: yerinde, uygun, doğru olan (şey)
  • elhasıl: sözün kısası, hâsılı, velhâsıl
  • huruf: harfler

اما سويله‌مك مصدری هاسز يازيله‌ بيلور. زيرا بشقه‌ كلمه‌يه‌ مشابهتی يوقدر. مصدرله‌ يا لازم و ياخود متعدی اولور. چون كه‌ مصدرڭ معناسی اگر فاعلك حالی اولوبده‌ اندن بشقه‌سنه‌ طوقونماز ايسه‌ لازم دينلور. اويومق گبی‌ كه‌ اويويان آدمڭ بر حالی اولوب بشقه‌سنه‌ طوقونماز و اگر بشقه‌سنه‌ طوقنور بر ايش اولور ايسه‌ متعدی دينلور و اول بشقه‌سی نه‌ ايسه‌ اڭا دخی مفعول دينلور. قلمی قيرمق گبی‌ كه‌ قيران آدم فاعل اولوب قيرمق يالڭز انڭ بر حالی دگلدر. بلكه‌ قلمه‌ دخی طوقنور بر ايشدر و قلم بوراده‌ مفعول اولور. بويله‌ اويومق و قيرمق گبی فاعلنه‌ نسبت اولنان مصدرلره‌ معلوم دينلور. و اگر متعدينڭ فاعليندن قطع نظر ايله‌ يالڭز مفعولنه‌ تعلقی متعبر اولورسه‌ مجهول دينلور. قلم قيرلمق گبی‌ كه‌ مفعول قلم اولوب فاعلی يعنی قيران كيم اولديغی مجهولدر. معلوملری مجهول قيلمنڭ قاعده‌سی بودر كه‌ اگر ادات مصدرڭ ماقبلی ساكن و لامدن بشقه‌ بر حرف اولورسه‌ بر لام قاتلمق ايله‌ مجهول اولور. سومك، سولمك، قيرمق، قيرلمق، چكمك، چكلمك، آصمق، آصلمق گبی. و اگر ادات مصدرڭ ماقبلی لام ياخود بشقه‌ متحرك بر حرف اولور ايسه‌ نون گتوريله‌رك مجهول قلنور. بيلمك، بيلنمك، سويلمك، سويلنمك، چگنه‌مك، چگننمك، ارامق، ارانمق، اجيمق، اجينمق، اوقومق، اوقونمق گبی.

Ama söylemek masdarı Ha’sız yazılabilur. Zira başka kelimeye müşabeheti yoktur. Masdarlar ya lazım ve yahud müteaddi olur. Çünkü masdarın manası eğer failin hali olubda andan başkasına dokunmaz ise lazım dinilür. Uyumak gibi ki uyuyan adamın bir hali olub başkasına dokunmaz ve eğer başkasına dokunur bir iş olur ise müteaddi dinilür ve ol başkası ne ise ana dahi mef’ul dinilür. Kalemi kırmak gibi ki kıran adam fail olub kırmak yalnız anın bir hali değildir. belki kaleme dahi dokunur bir iştir ve kalem burada mef’ul olur. Böyle uyumak ve kırmak gibi failine nispet olunan masdarlara malum dinilür. Ve eğer müteaddinin failinden kat’-ı nazar ile yalnız mef’uline taalluki muteber olursa mechul dinilür. Kalem kırılmak gibi ki mef’ul kalem olub faili yani kıran kim olduğu mechuldur. Malumları mechul kılmanın kaidesi budur ki eğer edat masdarın mâkabli sakin ve Lam’dan başka bir harf olursa bir Lam katılmak ile mechul olur. Sevmek, sevilmek, kırmak, kırılmak, çekmek, çekilmek, asmak, asılmak gibi. Ve eğer edat masdarın mâkabli Lam yahud başka müteharrik bir harf olur ise Nun getürilerek mechul kılınır. Bilmek, bilinmek, söylemek, söylenmek, çeğnemek, çeğnenmek, aramak, aranmak, acımak, acınmak, okumak, okunmak gibi.

  • zira: çünkü, şundan dolayı
  • müşabehet: benzerlik, benzeyiş
  • teaddi: fiilin gösterdiği işin mef’ûle tesir etmesi, gayret, hareket, saldırma
  • müteaddi: teaddi sahibi
  • fail: bir fiilin ifade ettiği işi yapan veya bildirdiği hale sahip olan kimse veya şey
  • mef’ul: bir fiilin tesirinde kalan şey veya kimse
  • malum: herkes tarafından bilinen, öğrenilmiş olan şey, malum fiil
  • meçhul: bilinmeyen, tanınmayan, belli olmayan, mechul fiil
  • kat’-ı nazar: alakayı kesmek, bir şeye bakmaktan vazgeçmek, devam etmeyecek şekilde bitirme, son verme
  • taalluk: ilgi, bağ, ilişik
  • muteber: hürmet gören, itibarlı, itimat edilir, makbul
  • müteharrik: harekesi olan, harekeli (harf), hareket eden, hareket hâlinde olan

و بعضاً بشقه‌ معنالری افاده‌ ايچون كلمه‌يه‌ بر ياخود ايكی حرف قاتيلور. نته‌كيم اشتراك معناسنی افاده‌ ايچون كلمه‌يه‌ بر شين علاوه‌ اولنور. اورمق، اوروشمق، چكمك، چكشمك گبی.

Ve bazen başka manaları ifade içün kelimeye bir yahud iki harf katılur. Nitekim iştirak manasını ifade içün kelimeye bir Şin ilave olunur. Urmak, uruşmak, çekmek, çekişmek gibi.

و بر مصدری متعدی قيلمق ايچون (تا) حرفی ياخود (در) لفظی قاتيلور. اويومق، اويوتمق و گزمك، گزدرمك گبی. بونده‌ قاعده‌ اولدر كه‌ ادات مصدرڭ ماقبلی متحرك اولان يرلرده‌ (تا) گتوريلور. چگنه‌مك، چگنتمك، ارامق، اراتمق، اوخشامق، اوخشاتمق، اريمك، اريتمك، اوقومق، اوقوتمق گبی. و ادات مصدرڭ ماقبلی ساكن اولان يرلرده‌ (در) گتوريلور. گزمك، گزدرمك، صارمق، صاردرمق، اوزنمك، اوزندرمك، تتسنمك، تتسندرمك گبی. فقط ادات مصدرڭ ماقبلی (را) ياخود (لام) اولديغی صورتده‌ ساكن اولسه‌ دخی ينه‌ (تا) گتوريلور. اوتورمق، اوتورتمق، چيلدرمق، چيلدرتمق، آزالمق، آزالتمق، اكسلمك، اكسلتمك گبی.

Ve bir masdarı müteaddi kılmak içün Ta harfi yahud (dır+dir+dur+dür) lafzı katılur. Uyumak, uyutmak ve gezmek, gezdirmek gibi. Bunda kaide oldur ki edat-ı masdarın makabli müteharrik olan yerlerde Ta getürilür. Çeğnemek, çeğnetmek, aramak, aratmak, okşamak, okşatmak, erimek, eritmek, okumak, okutmak gibi. Ve edat-ı masdarın makabli sakin olan yerlerde (dır+dir+dur+dür) getürilür. Gezmek, gezdirmek, sarmak, sardırmak, özenmek, özendirmek, titsinmek, titsindirmek gibi. Fakat edat-ı masdarın makabli Ra yahud Lam oldığı surette sakin olsa dahi yine Ta getürilür. Oturmak, oturtmak, çıldırmak, çıldırtmak, azalmak, azaltmak, eksilmek, eksiltmek gibi.

و بر درجه‌ دها متعدی قيلنمق ايستنور ايسه‌ (تا) ايله‌ متعدی اولانه‌ (در) و (در) ايله‌ متعدی اولانه‌ (تا) علاوه‌ اولنور. اوقوتدرمق، يازدرتمق گبی. و بعضاً بر اسمڭ آخرينه‌ لام مفتوحه‌ بعده‌ ادات مصدر گتوريله‌رك مصدر ياپيلور. تلله‌مك، پوللامق گبی.

Ve bir derece daha müteaddi kılınmak istenür ise Ta ile müteaddi olana (dır+dir+dur+dür) ve (dır+dir+dur+dür) ile müteaddi olana Ta ilave olunur. Okutturmak, yazdırtmak gibi. Ve bazen bir ismin ahirine Lam-ı meftuha bade edat-ı masdar getürilerek masdar yapılur. Tellemek, pullamak gibi.

  • iştirak: birlik olma, birlikte bulunma, ittihad, ortak olma, birlikte bir iş yapma
  • Lam-ı meftuha: Lam harfinin a, e ile harekelenmiş hali, -la, -le
  • bade: başına geldiği kelime ve terkiblere sonra manası katar

متعديلری دخی قاعدهٔ سابقه‌ اوزره‌ تللتمك، پوللاتمق گلور. و اگر لامدن صڭره‌ بر نون گتوريلور ايسه‌ مجهول اولور. تللنمك، پوللانمق گبی. و بعضاً صفتلر دخی بويله‌ لام و نون ايله‌ مصدر اولور. خسته‌لنمك گبی. و بعضاً نون يرينه‌ شين گلور. بو صورت اكثريا صفتلرده‌ جاری اولور. أيولشمك، حوشلاشمق گبی. و بعضاً اشتراك ايچون شين گتوريلور. أللمك، أللشمك گبی. و بعضاً مصدرلر بشقه‌ بر كلمه‌ ايله‌ تركب ايدرك مصادر مركبه‌ ياپيلور. آچ قالمق، آتش ياقمق، ضيا ويرمك گبی. ادات مصدر شينه‌ تبديل اولندقده‌ حاصل مصدر اولور. گلش گيدش گبی. و ادات مصدرڭ ماقبلی متحرڭ ايسه‌ برده‌ (يا) گتوريلور. سويليش، چگنه‌يش، آرايش، ارييش گبی. مصدرلر مثبت يا منفی اولور. مثبت شمدييه‌دك ذكر اولنان مثاللر گبی. مثبت مصدرلره‌ بر ميم مفتوحه‌ علاوه‌ اولندقده‌ منفی اولور. سوممك، يازممق، سوميش، يازميش گبی. و چوق دفعه‌ بو ميمڭ فتحه‌سنی بيان ايچون الف يازيلور. يازمامق، يازمايش گبی. و خفيف حركه‌ليلرده‌ بعضاً هاء رسميه‌ يازيلور. سومه‌مك، سومه‌يش گبی.

Müteaddileri dahi kaide-i sabıka üzere telletmek, pullatmak gelür. Ve eğer Lam’dan sonra bir Nun getürilür ise mechul olur. Tellenmek, pullanmak gibi. Ve bazen sıfatlar dahi böyle Lam ve Nun ile masdar olur. Hastalanmak gibi. Ve bazen Nun yerine Şin gelür. Bu suret ekseriya sıfatlarda cari olur. Eyüleşmek, hoşlaşmak gibi. Ve bazen iştirak içün Şin getürilür. Ellemek, elleşmek gibi. Ve bazen masdarlar başka bir kelime ile terkib iderek masadır-ı mürekkebe yapılur. Aç kalmak, atış yapmak, ziya virmek gibi. Edat-ı masdar şine tebdil olundukta hasıl masdar olur. Geliş, gidiş gibi. Edat-ı masdarın makabli müteharrik ise bir de Ya getürilür. Söyleyiş, çeğneyiş, arayış, eriyiş gibi. Masdarlar müspet ya menfi olur. Müspet şimdiyedek zikir olunan misaller gibi. Müspet masdarlara bir Mim-i meftuha ilave olundukta menfi olur. Sevmemek, yazmamak, sevmeyiş, yazmayış gibi. Ve çok def’a bu Mim’in fethasını beyan içün Elif yazılur. Yazmamak, yazmayış gibi. Ve Hafif harekelilerde bazen Ha-ı resmiye yazılur. Sevmemek, sevmeyiş gibi.

  • cari: meri olan, faal olan
  • masadır: masdarlar
  • mürekkebe: birlikte, birleşmiş, terkib halinde
  • terkib: birkaç kelimenin birleşip yeni bir mana ifade etmesi hali
  • müspet: doğru, sağlam, faydalı, ispatlı, gerçek, hakiki, vaki
  • menfi: yanlış, çürük, faydasız, sahte
  • misal: numune, benzer, gibi, mânend, nazir
  • beyan: izah etme, anlatma, ifade etme
  • Mim-i meftuha: Mim harfinin a, e ile harekelenmiş hali, -ma, -me

Yedinci bab fiiller beyanındadır

يدنجی باب فعللر بياننده‌در

فعل بر كلمه‌در كه‌ بر ايشڭ ياخود بر كيفيتڭ اوچ زماندن قنغيسنده‌ وقوع بولديغنی بيلديرر. نته‌كيم فلان افندی چوق اوقودی يازدی نهايت يورلدی، اويودی ديديگمزده‌ اوقويوب يازمق‌ كه‌ برر ايشدر و يوريلوب اويومق‌ كه‌ برر كيفيتدر. بونلرڭ گچمش زمانده‌ وقوع بولديغی اڭلاشيلور.

Fiil bir kelimedir ki bir işin yahud bir keyfiyetin üç zemandan kangısında vuku buldığını bildirir. Nitekim falan efendi çok okudu yazdı nihayet yoruldu, uyudu didiğimizde okuyup yazmak ki birer işdir ve yorulub uyumak ki birer keyfiyettir. Bunların geçmiş zemanda vuku buldığı anlaşılur.

اوچ زماندن برنجيسی گچمش وقتدر كه‌ اڭا ماضی دينلور. ايكنجيسی شمديكی وقتدر كه‌ اڭا دخی حال دينلور. اوچنجيسی گله‌جك وقتدر اڭا دخی زمان استقبال و مستقبل دينلور. ماضی ايكی درلودر. بری ماضئ شهوديدر. گلدی گبی‌ كه‌ فلان آدم گلدی گوردم ديمك اولور. ديگری ماضئ نقليدر. گلمش گبی‌ كه‌ فلان آدم گلدی گورمدم اما ايشتديم ديمك اولور.

Üç zemandan birincisi geçmiş vakittir ki ana mazi dinilür. İkincisi şimdiki vakittir ki ana dahi hal dinilür. Üçüncüsü gelecek vakittir ana dahi zeman-ı istikbal ve müstakbel dinilür. Mazi iki dürlüdür. Biri mazi-i şuhudidir. Geldi gibi ki falan adam geldi gördüm dimek olur. Diğeri mazi-i naklidir. Gelmiş gibi ki falan adam geldi görmedim ama işittim dimek olur.

ادات مصدر آتيلورسه‌ كلمه‌نڭ ماده‌ٔ اصليه‌سی قالور. نته‌كيم سومك و يازمق كلمه‌لرندن مك و مق لفظلری آتلدقده‌ سو و ياز قالور. ايشته‌ بوڭا امر حاضر دينلور. امر حاضزڭ منفيسنه‌ نهی حاضر دينلور. سومه‌، يازمه‌ گبی. بو ماده‌ٔ اصليه‌دن پك چوق كلمه‌لر مشتق اولور. يعنی اڭا حركه‌ و حرفلر علاوه‌سيله‌ درلو صورتلر پيدا اولور كه‌ انلره‌ صيغه‌ دينلور.

Edat-ı masdar atılursa kelimenin madde-i asliyesi kalur. Nitekim sevmek ve yazmak kelimelerinden -mek ve -mak lafızları atıldıkta sev ve yaz kalur. İşte buna emr-i hazır dinilür. Emr-i hazırın menfisine nehy-i hazır dinilür. Sevme, yazma gibi. Bu madde-i asliyeden pek çok kelimeler müştak olur. Yani ana hareke ve harfler ilavesiyle dürlü suretler peyda olur ki anlara siga dinilür.

  • vuku: olma, meydana gelme, husûle gelme
  • nihayet: soni sonunda, en sonunda
  • vakit: devir, zaman, belirli zaman, maddi imkan
  • mazi: geçmiş, yaşanıp bitmiş, bugüne göre geride kalmış zaman, geçmiş zaman
  • istikbal: gelecek, gelecek zaman, âtî
  • müstakbel: gelecek zaman sîgası, gerçekleşmesi beklenen, ilerideki
  • şuhudi: şahid olunan, görülen
  • nakli: işitilen, nakille öğrenilen, rivayet edilen
  • madde: bir şeyi meydana getiren unsurlardan her biri
  • asliye: kendine mahsus olma, hususiyet
  • emr: iş, şey, husus, olay, hâdise, bir şeyin yapılması veya yapılmaması husûsunda bildirilen kesin hüküm
  • nehy: birini bir şeyden alıkoyma, bir şeyin yapılmasını yasak etme, menetme, engelleme, mani olma
  • müştak: bir kök veya mastardan türetilmiş (kelime)
  • peyda: meydana getirmek, belirmek, görünmek, açıkta ve meydanda olan, âşikâr, zâhir

و كلمه‌لرڭ بويله‌ صيغه‌لنمسنه‌ تصريف دينلور. شويله‌ كه‌ ماده‌ٔ اصليه‌يه‌ (سون) لفظی علاوه‌ اولندقده‌ امر غائب اولور. سوسون، يازسون گبی.

Ve kelimelerin böyle sigalanmasına tasrif dinilür. Şöyle ki madde-i asliyeye (sun) lafzı ilave olundukda emr-i gaib olur. Sevsun, yazsun gibi.

و امر غائبڭ منفيسنه‌ نهی غائب دينلور. سومسون، يازمسون گبی. و مادهٔ اصليه‌نڭ آخرينه‌ هاء رسميه‌ گتورلدكده‌ فعل التزامی صيغه‌سی اولور كه‌ التزام و آرزو اولنور. بر ايش اولديغنی افاده‌ ايدر. سوه‌، يازه‌ گبی.

Ve emr-i gaibin menfisine nehy-i gaib dinilür. Sevmesun, yazmasun gibi. Ve madde-i asliyenin ahirine Ha-ı resmiye getürüldükte fiil-i iltizami sigası olur ki iltizam ve arzu olunur. Bir iş oldığını ifade ider seve, yaza gibi.

و اگر ذاتاً آخری حركه‌لی ايسه‌ بر (يا) علاوه‌ اولنور. سويليه‌، اوقويه‌ گبی. بونلرڭ منفيلرنده‌ دخی سوميه‌، يازميا، سويلميه‌، اوقوميه‌ دينلور.

Ve eğer zaten ahiri harekeli ise bir Ya ilave olunur. Söyleye, okuya gibi. Bunların menfilerinde dahi sevmiye, yazmıya, söylemiye, okumıya dinilür.

و اگر ماده‌ٔ اصليه‌يه‌ (ملی) لفظی علاوه‌ اولنورسه‌ فعل وجوبی صيغه‌سی اولور كه‌ بر ايشڭ ياپلمسی لازم ياخود لايق اولديغنی افاده‌ ايدر.

Ve eğer madde-i asliyeye (-meli+-malı) lafzı ilave olunursa fiil-i vucubi sigası olur ki bir işin yapılması lazım yahud layık oldığını ifade ider.

نته‌كيم سومك گرك دينله‌جك يرده‌ سوملی و يازمق گرك دينله‌جك يرده‌ يازملی دينلور.

Nitekim sevmek gerek dinilecek yerde sevmeli ve yazmak gerek dinilecek yerde yazmalı dinilür.

منفيلرنده‌ دخی سومملی، يازمملی دينور و فعل التزامينڭ آخرينه‌ خفيف حركه‌لی ايسه‌ (جك) و آغر حركه‌لی ايسه‌ (جق) گتورلدكده‌ فعل استقبال اولور. سوه‌جك، يازه‌جق گبی. منفيلرنده‌ دخی سوميه‌جك، يازميه‌جق دينلور.

Menfilerinde dahi sevmemeli, yazmamalı dinür ve fiil-i iltizaminin ahirine hafif harekeli ise (cek) ve ağır harekeli ise (cak) getürildikte fiil-i istikbal olur. Sevecek, yazacak gibi. Menfilerinde dahi sevmiyecek, yazmıyacak dinilür.

  • tasrif: bir fiili çekmek, yeni kelime türetmek
  • iltizam: gerekli bulma, lüzumlu sayma ve buna göre gereğini yapma, arzu etme
  • vucubi: yapılması gerekli, lüzumlu ve zarûrî olma, vâcip olma, terkedilmesi câiz ve mümkün olmama
  • lazım: gerekli, lüzumlu
  • layık: yaraşır, münâsip
  • liyakat: müsbet manada hak etme, takdir
  • istihkak: menfi manada hak etme, ceza
  • siga: fiilin çekiminden ortaya çıkan çeşitli şekillerden her biri, Sîga-yı emriyye, Sîga-yı ihbâriyye, Sîga-yı iltizâmiyye, Sîga-yı inşâiyye, Sîga-yı mübâlağa, Sîga-yı mürekkebe, Sîga-yı şartiyye, Sîga-yı temennî, Sîga-yı vücûbî

و فعل التزامينڭ آخرينه‌ (يور) لفظی گتورلدكده‌ حال صيغه‌سی اولور. سوه‌يور، يازه‌يور، سوميه‌يور، يازميه‌يور گبی. اكثريا تخفيف ايچون بونلرڭ هاء رسميه‌سی و منفيلرنده‌ ياسی دخی خذف اولنور و سويور، يازيور، سوميور، يازميور دينلور. هم حال هم استقبال ايچون قوللانيلان بر صيغه‌ واردر كه‌ اڭا فعل مضارع دينلور.

Ve fiil-i iltizaminin ahirine (-yor) lafzı getürildikte hal sigası olur. Seveyor, yazayor, sevmiyeyor, yazmıyayor gibi. Ekseriya tahfif içün bunların Ha-ı resmiyesi ve menfilerinde Ya’sı dahi hazf olunur ve seviyor, yazıyor, sevmiyor, yazmıyor dinilür. Hem hal hem istikbal içün kullanılan bir siga vardır ki ana fiil-i muzari dinilür.

انڭ قاعده‌ٔ اشتقاقی بودر كه‌ مثبت فعللرده‌ ماده‌ٔ اصليه‌يه‌ بر حركه‌سز (را) علاوه‌ اولنور. سويلر، اوقور گبی. و اگر ماده‌ٔ اصليه‌نڭ آخری ساكن ايسه‌ اكثريا فتحه‌ ايله‌ حركه‌لنور. سور، يازار گبی. و بعضاً كسره‌ ايله‌ حركه‌لنور. ويرر، چويرر گبی. و بعضاً دخی ضمه‌ ايله‌ حركه‌لنور. گلور، آلور گبی. فعل مضارعڭ منفيلرنده‌ (را) يرينه‌ (زا) گلور. سويلمز، اوقوماز، سومز، يازماز، ويرمز، چويرمز، گلمز، آلماز گبی.

Anın kaide-i iştikakı budur ki müspet fiillerde madde-i asliyeye bir harekesiz Ra ilave olunur. Söyle, okur gibi. Ve eğer madde-i asliyenin ahiri sakin ise ekseriya fetha ile harekelenur. Sever, yazar gibi. Ve bazen kesra ile harekelenur. Virir, çevirir gibi. Ve bazen dahi damme ile harekelenur. Gelür, alur gibi. Fiil-i muzarinin menfilerinde Ra yerine Za gelür. Söylemez, okumaz, sevmez, yazmaz, virmez, çevirmez, gelmez, almaz gibi.

ماده‌ٔ اصليه‌يه‌ (مش) علاوه‌ اولندقده‌ ماضئ نقلی اولور. سومش، يازمش گبی. منفيلرنده‌ سومه‌مش، يازمه‌مش دينلور. لكن اكثريا خفيف حركه‌ليلرده‌ هاء رسميه‌ حذف ايله‌ سوممش گبی يازيلور. آغر حركه‌ليلرده‌ دخی بعضاً هانڭ حذفيله‌ يازممش و بعضاً (الف) ايله‌ يازمامش گبی يازيلور.

Madde-i asliyeye (-mış+-miş) ilave olundukta mazi-i nakli olur. Sevmiş, yazmış gibi. Menfilerinde sevmemiş, yazmamış dinilür. Lakin ekseriya hafif harekelilerde Ha-ı resmiye hazf ile sevmemiş gibi yazılur. Ağır harekelilerde dahi bazen Ha’nın hafzıyle yazmamış bazen ve Elif ile yazmamış gibi yazılur.

و ماده‌ٔ اصليه‌نڭ آخرينه‌ (دی) علاوه‌ اولندقده‌ ماضئ شهودی اولور. سودی، يازدی، سومدی، يازمدی گبی.

Ve madde-i asliyenin ahirine (-dı+-di+-du+-dü) ilave olundukta mazi-i şuhudi olur. Sevdi, yazdı, sevmedi, yazmadı gibi.

  • sakin: Sesli harf yerini tutan harekelerden biriyle okunmayan ve üzerine sükûn (cezm) işâreti (–) konan, cezimli (harf)
  • tahfif: hafifletme, kolaylaştırma
  • muzari: hangi vakitte olduğu kesin olmayan
  • iştikak: (kelimeler için) bir kökten gelme, aynı kökten türeme

امثلهٔ مختلفه‌

Emsile-i Muhtelife

منفیمثبت
MenfiMüspet
مصدرسوممكسومك
MasdarSevmemekSevmek
فعل ماضئ شهودیسومدیسودی
Fiil-i Mazi-i ŞuhudiSevmediSevdi
فعل ماضئ نقلیسوممشسومش
Fiil-i Mazi-i NakliSevmemişSevmiş
فعل مضارعسومزسور
Fiil-i MuzariSevmezSever
فعل حالسوميورسوه‌يور
Fiil-i HalSevmiyorSeveyor
فعل استقبالسوميه‌جكسوه‌جك
Fiil-i İstikbalSevmiyecekSevecek
فعل وجوبیسومملیسوملی
Fiil-i VucubiSevmemeliSevmeli
فعل التزامیسوميه‌سوه‌
Fiil-i İltizamiSevmiyeSeve
امر غائب ايله‌ نهی غائبسومسونسوسون
Emr-i Gaib ile Nehy-i GaibSevmesunSevsun
امر حاضر ايله‌ نهی حاضرسومه‌سو
Emr-i Hazır ile Nehy-i HazırSevmeSev

بونلر خفيف حركه‌لی فعللر مثاللريدر. آغر حركه‌ليلر دخی بويله‌جه‌ تصريف اولنه‌ شو قدر كه‌ انلرڭ مصدرلرنده‌ (مق) اولديغی گبی فعل استقباللرنده‌ دخی (جق) گلور. يازه‌جق، يازميه‌جق گبی. و بونلر هب مفرد صيغه‌لريدر. امر حاضر ايله‌ نهی حاضرڭ آخرينه‌ (يڭز) لفظی گتورلدكده‌ جمع اولور. سويڭز، يازيڭز، سوميڭز، يازميڭز گبی.

Bunlar hafif harekeli fiiller misalleridir. Ağır harekeliler dahi böylece tasrif oluna şu kadar ki anların masdarlarında (mak) oldığı gibi fiil-i istikballerinde dahi (cak) gelür. Yazacak, yazmıyacak gibi. Ve bunlar hep müfrid sigalarıdır. Emr-i hazır ile nehy-i hazırın ahirine (-yınız+-yiniz) lafzı getürildikte cem’ olur. Seviniz, yazınız, sevmiyiniz, yazmıyınız gibi.

  • emsile: misaller, imla kaidelerinin tedrisatında kullanılan ve fiil sigalarını ihtiva eden kitap
  • muhtelif: çeşitli, türlü, farklı farklı,
  • Emsile-i muhtelife: “Çeşitli misaller”, bir fiil kökünün çeşitli kiplerini ve o fiil kökünden türemiş muhtelif şekilleri belli bir sıraya göre gösteren çekim
  • Emsile-i muttaride: “Bir sıraya göre dizilmiş misaller”, bir fiil sigasının şahısların müfret, tesniye, cem’, müzekker, müennes, gāip, muhâtap ve mütekellim şekillerine göre tasrifi.

و امر غائب ايله‌ نهی غائب آخرينه‌ (لر) گلدكده‌ جمع اولور. سوسونلر، يازسونلر، سومسونلر، يازمسونلر گبی. سائر صيغه‌لر دخی هب بويله‌ (لر) ايله‌ جمعلنور. سوديلر، سومشلر، سورلر، سوه‌يورلر، سوه‌جكلر، سومليلر، سوه‌لر گبی. انجق بونلر هب غائب صيغه‌لريدر. انلرڭ مخاطب و متكلملری دخی اولوب بونلرڭ قاعده‌لری دخی بوراده‌ بيان اولنور. ماضئ شهوديده‌ مفرد غائبڭ آخرينه‌ بر صاغر (كاف) گتورلدكده‌ مفرد مخاطب اولور. سودڭ، يازدڭ گبی. و (يڭز) لفظی گتورلدكده‌ جمع مخاطب اولور. سوديڭز، يازديڭز گبی. و ميم گتورلدكده‌ مفرد متكلم اولور. سودم، يازدم گبی. و خفيف حركه‌ليلرده‌ (كاف) و آغر حركه‌ليلرده‌ (قاف) گتورلدكده‌ جمع متكلم اولور. سودك، يازدق گبی. و فعل ماضئ نقليده‌ مفرد غائبه‌ (سين) علاوه‌ اولدقده‌ مفرد مخاطب و (سڭز) علاوه‌ اولندقده‌ جمع مخاطب اولور. سومشسين، سومشسڭز گبی. و (ميم) علاوه‌ اولندقده‌ مفرد متكلم و (زا) علاوه‌ اولندقده‌ جمع متكلم اولور. سومشم، سومشز، يازمشم، يازمشز گبی. فعل مضارعده‌ دخی كذلك (سين) علاوه‌سيله‌ مفرد مخاطب و (سڭز) علاوه‌سيله‌ جمع مخاطب اولور. سورسين، سورسڭز، يازارسين، يازارسڭز گبی. منفيلرنده‌ سومزسين، سومزسڭز، يازمازسين، يازمازسڭز دينلور.

Ve emr-i gaib ile nehy-i gaib ahirine (-ler+-lar) geldikte cem’ olur. Sevsunler, yazsunlar, sevmesunler, yazmasunlar gibi. Sair sigalar dahi hep böyle (-ler+-lar) ile cem’lenur. Sevdiler, sevmişler, severler, seveyorlar, sevecekler, sevmeliler, seveler gibi. Ancak bunlar hep gaib sigalarıdır. Anların muhatab ve mütekellimleri dahi olub bunların kaideleri dahi burada beyan olunur. Mazi-i şuhudide müfrid-i gaibinin ahirine bir sağır Kef getürildikte müfrid muhatab olur. Sevdin, yazdın gibi. Ve (-yınız+-yiniz) lafzı getürildikte cem’-i muhatab olur. Sevdiniz, yazdınız gibi. Ve Mim getürildikte müfrid mütekellim olur. Sevdim, yazdım gibi. Ve hafif harekelilerde Kef ve ağır harekelilerde Kaf getürildikde cem’-i mütekellim olur. Sevdik, yazdık gibi. Ve fiil mazi-i naklide müfrid-i gaibe (-sın+-sin+-sun+-sün) ilave oldukta müfrid muhatab ve (-sınız+-siniz+-sunuz+-sünüz) ilave oldukta cem’-i muhatab olur. Sevmişsin, sevmişsiniz gibi. Ve Mim ilave olundukta müfrid mütekellim ve Za ilave olundukta cem’-i mütekellim olur. Sevmişim, sevmişiz, yazmışım, yazmışız gibi. Fiil-i muzaride dahi kezalik (-sın+-sin+-sun+-sün) ilavesiyle müfrid muhatab ve (-sınız+-siniz+-sunuz+-sünüz) ilavesiyle cem’-i muhatab olur. Seversin, seversiniz, yazarsın, yazarsınız gibi. Menfilerinde sevmezsin, sevmezsiniz, yazmazsın, yazmazsınız dinilür.


و (ميم) علاوه‌سيله‌ مفرد متكلم و (زا) علاوه‌سيله‌ جمع متكلم اولور. سورم، سورز، يازارم، يازارز گبی. بونلرڭ منفيلری دخی سومزم، سومزز، يازمازم، يازمازز گلور. فقط تخفيف ايچون (زا) حرفی اكثريا مفرد متكلمنده‌ حذف و جمع متكلمنده‌ يايه‌ قلب ايله‌ سومم، سوميز، يازمم، يازميز دينلور.

Ve Mim ilavesiyle müfrid mütekellim ve Za ilavesiyle cem’ mütekellim olur. Severim, Severiz, yazarım, yazarız gibi. Bunların menfileri dahi sevmezem, sevmeziz, yazmazam, yazmazız gelür. Fakat tahfif içün Za harfi ekseriya müfrid mütekelliminde hazf ve cem’ mütekelliminde Ya’ya kalb ile sevmem, sevmeyiz, yazmam, yazmayız dinilür.

حال صيغه‌سنده‌ دخی بويله‌ (سين) لفظی ايله‌ مفرد مخاطب و (سڭز) لفظی ايله‌ جمع مخاطب و (ميم) حرفيله‌ مفرد متكلم و (زا) حرفيله‌ جمع متكلم اولور. سوه‌يورسين، سوه‌يورسڭز، سوه‌يورم، سوه‌يورز گبی.

Hal sigasında dahi böyle (-sın+-sin+-sun+-sün) lafzı ile müfrid muhatab ve (-sınız+-siniz+-sunuz+-sünüz) lafzı ile cem’ muhatab ve Mim harfiyle müfrid mütekellim ve Za harfiyle cem’ mütekellim olur. Seveyorsun, seveyorsunuz, seveyorum, seveyoruz gibi.

استقبال صيغه‌سنڭ مخاطب و متكلملری دخی بو قاعده‌ اوزره‌در. سوه‌جكسين، سوه‌جكسڭز، سوه‌جكم، سوه‌جكز گبی.

İstikbal sigasının muhatab ve mütekellimleri dahi bu kaide üzeredir. Seveceksin, seveceksiniz, seveceğim, seveceğiz gibi.

شو قدر وار‌ كه‌ آغر حركه‌لی اولان فعل استقبالڭ متكلملرنده‌ قاف غينه‌ (ق -> غ) تبديل اولنور. يازه‌جغم، يازاجغز گبی.

Şu kadar var ki ağır harekeli olan fiil-i istikbalin mütekellimlerinde kaf ğayne (k -> ğ) tebdil olunur. Yazacağım, yazacağız gibi.

فعل وجوبی صيغه‌سنده‌ دخی (سين) و (سڭز) علاوه‌سيله‌ مخاطب اولور. سومليسين، سومليسڭز گبی. و (ميم) علاوه‌سيله‌ مفرد متكلم و (يز) علاوه‌سيله‌ جمع متكلم اولور. سومليم، سومليز گبی.

Fiil-i vucubi sigasında dahi (-sın+-sin+-sun+-sün) ve (-sınız+-siniz+-sunuz+-sünüz) ilavesiyle muhatab olur. Sevmelisin, sevmelisiniz gibi. Ve Mim ilavesiyle müfrid mütekellim ve (-yız+-yiz) ilavesiyle cem’ mütekellim olur. Sevmeliyim, sevmeliyiz gibi.

فعل التزامی صيغه‌سنده‌ (سين) و (سڭز) ايله‌ مخاطب اولور. سوه‌سين، سوه‌سڭز گبی. و (ميم) علاوه‌سيله‌ مفرد متكلم و (لم) علاوه‌سيله‌ جمع متكلم اولور. سوه‌يم، سوه‌لم گبی.

Fiil-i iltizami sigasında (-sın+-sin+-sun+-sün) ve (-sınız+-siniz+-sunuz+-sünüz) ile muhatab olur. Sevesin, sevesiniz gibi. Ve Mim ilavesiyle müfrid mütekellim ve (-lım+-lim) ilavesiyle cem’ mütekellim olur. Seveyim, sevelim gibi.


امثله‌ٔ مطرده‌

Emsile-i Muttaride

خفيف حركه‌لی فعل ماضئ شهودی

Hafif Harekeli Fiil-i Mazi-i Şuhudi

متكلممخاطبغائب
MütekellimMuhatabGaib
مفردسودمسودڭسودی
MüfridSevdimSevdinSevdi
جمعسودكسوديڭزسوديلر
Cem’SevdikSevdinizSevdiler

آغر حركه‌لی فعل ماضئ شهودی

Ağır Harekeli Fiil-i Mazi-i Şuhudi

يازدميازدڭيازدی
YazdımYazdınYazdı
يازدقيازدڭزيازديلر
YazdıkYazdınızYazdılar

بونلر ماضئ شهودينڭ مثبت صيغه‌لری اولوب منفيلری دخی عينيله‌ بويله‌جه‌ تصريف اولنور. آيروجه‌ بيانه‌ محتاج دگلدر.

Bunlar mazi-i şuhudinin müspet sigaları olub menfileri dahi aynıyle böylece tasrif olunur. Ayruca beyana muhtac değildir.

ماضئ نقلی

Mazi-i Nakli

متكلممخاطبغائب
MütekellimMuhatabGaib
مسومشمسومشسينسومش
MüfridSevmişimSevmişsinSevmiş
جسومشزسومشسڭزسومشلر
Cem’SevmişizSevmişsinizSevmişler

بونلر خفيف حركه‌لی و مثبت اولان ماضئ نقلی صيغه‌لری اولوب آغر حركه‌لی اولان ماضی نقلئ مثبت ايله‌ ايكيسنڭ دخی منفيلری عينيله‌ بويله‌جه‌ تصريف اولنور.

Bunlar hafif harekeli ve müspet olan mazi-i nakli sigaları olub ağır harekeli olan mazi-i nakli-i müspet ile ikisinin dahi menfileri aynıyle böylece tasrif olunur.


فعل مضارع مثبت

متكلممخاطبغائب
MütekellimMuhatabGaib
مفردسورمسورسينسور
MüfridSeverimSeversinSever
جمعسورزسورسڭزسورلر
Cem’SeverizSeversinizSeverler

فعل مضارع منفي

Fiil-i Muzari-i Menfi

سوممسومزسينسومز
SevmemSevmezsinSevmez
سوميزسومزسڭزسومزلر
SevmeyizSevmezsinizSevmezler

حال مثبت

Hal-i Müspet

سوه‌يورمسوه‌يورسينسوه‌يور
SeveyorumSeveyorsunSeveyor
سوه‌يورزسوه‌يورسڭزسوه‌يورلر
SeveyoruzSeveyorsunuzSeveyorlar

حال منفي

Hal-i Menfi

سوميورمسوميورسينسوميور
SevmiyorumSevmiyorsunSevmiyor
سوميورزسوميورسڭزسوميورلر
SevmiyoruzSevmiyorsunuzSevmiyorlar

فعل مضارع ايله‌ فعل حالڭ آغر حركه‌لی اولانلری دخی عينيله‌ بويله‌ تصريف اولنور.

Fiil-i muzari ile fiil-i halin ağır harekeli olanları dahi aynıyle böyle tasrif olunur.


خفيف حركه‌لی فعل استقبال

Hafif Harekeli Fiil-i İstikbal

متكلممخاطبغائب
MütekellimMuhatabGaib
مفردسوه‌جگمسوه‌جكسينسوه‌جك
MüfridSeveceğimSeveceksinSevecek
جمعسوه‌جگزسوه‌جكسڭزسوه‌جكلر
Cem’SeveceğizSeveceksinizSevecekler

آغر حركه‌لی فعل استقبال

Ağır Harekeli Fiil-i İstikbal

يازه‌جغميازه‌جقسينيازه‌جق
YazacağımYazacaksınYazacak
يازه‌جغزيازه‌جقسڭزيازه‌جقلر
YazacağızYazacaksınızYazacaklar

اشبو استقبال صيغه‌لرينڭ منفيلری دخی عينيله‌ بو قاعده‌ اوزره‌ تصريف اولنور.

İşbu istikbal sigalarının menfileri dahi aynıyle bu kaide üzere tasrif olunur.

فعل وجوبی

Fiil-i Vucubi

سوملييمسومليسينسوملی
SevmeliyimSevmelisinSevmeli
سوملييزسومليسڭزسومليلر
SevmeliyizSevmelisinizSevmeliler

بونلرڭ منفيلری و آغر حركه‌ليلری دخی بويله‌جه‌ تصريف اولنور.

Bunların menfileri ve ağır harekelileri dahi böylece tasrif olunur.

فعل التزامئ مثبت

Fiil-i İltizami-i Müspet

سوه‌يمسوه‌سينسوه‌
SeveyimSevesinSeve
سوه‌لمسوه‌سڭزسوه‌لر
SevelimSevesinizSeveler

فعل التزامئ منفی

Fiil-i İltizami-i Menfi

سوميه‌يمسوميه‌سينسوميه‌
SevmiyeyimSevmiyesinSevmiye
سوميه‌لمسوميه‌سڭزسوميه‌لر
SevmiyelimSevmiyesinizSevmiyeler

امر و نهی صيغه‌لری

Emr ve Nehy Sigaları

نهی غائبامر غائب
Nehy-i GaibEmr-i Gaib
سومسونسوسون
SevmesünSevsün
سومسونلرسوسونلر
SevmesünlerSevsünler
نهی حاضرامر حاضر
Nehy-i HazırEmr-i Hazır
سومه‌سو
SevmeSev
سوميڭزسويڭز
SevmiyinizSeviniz

Fiil

فعل

فعللر ايكی قسمدر. برنجيسی فعل خاصدر كه‌ اندن بر مخصوص ايش ياخود بر مخصوص كيفيت اڭلاشيلور. يازدی، اوقودی، سودی، اويودی گبی.

Fiiller iki kısımdır. Birincisi fiil hassdır ki andan bir mahsus iş yahud bir mahsus keyfiyet anlaşılır. Yazdı, okudu, sevdi, uyudu gibi.

ايكنجسی فعل عامدر كه‌ اندن بر مخصوص ايش ياخود بر مخصوص كيفيت آنلاشلميوب بلكه‌ هب ايشلره‌ و ياخود هب كيفيتلره‌ شامل اولور. ايدی، اولدی، ايتدی، ايلدی گبی.

İkincisi fiil-i âmmdır ki andan bir mahsus iş yahud bir mahsus keyfiyet anlaşılmayub belki hep işlere ve yahud hep keyfiyetlere şamil olur. İdi, oldu, etti, eyledi gibi.

بو افعال عامه‌ بر فعل خاص ايله‌ تركيب اولنه‌رق افعال مركبه‌ صيغالری حاصل اولور. اوقومش ايدی، يازه‌جق اولدی، نظر ايتدی، هوس ايلدی گبی. ايدی، اولدی فعل لازم حكمنده‌ و ايتدی، ايلدی فعل متعدی حكمنده‌در.

Bu efail-i âmme bir fiil-i has ile terkib olunarak efail-i mürekkebe sigaları hasıl olur. Okumuş idi, yazacak oldu, nazar etti, heves eyledi gibi. İdi, oldu fiil-i lazım hükmünde ve etti, eyledi fiil-i müteaddi hükmündedir.

قيلدی ماده‌سی دخی افعال عامه‌دن اوله‌رق ايتدی، ايلدی مقامنده‌ قوللانيلور. ايتمك، ايلمك، قيلمق ماده‌لری يوقاروده‌ ذكر اولنان افعال خاصه‌ گبی تصريف اولنور فقط هر نه‌ وقت تا حركه‌لنورسه‌ داله‌ (ت -> د) قلب اولنور. نته‌كيم، ايتدی، ايتمش ايدر، ايده‌يور، ايده‌جك، ايتملی، ايده‌، ايتسون، ايت دينلور. منفيلرده‌ دخی ايتمدی، ايتممش، ايتميور، ايتميه‌جك، ايتمملی، ايتميه‌، ايتمسون، ايتمه‌ ديو تصريف قيلنور.

Kıldı maddesi dahi efail-i âmmeden olarak etti, eyledi makamında kullanılur. Etmek, eylemek, kılmak maddeleri yukaruda zikir olunan efail-i hassa gibi tasrif olunur. Fakat her ne vakit Ta harekelenürse Dal’e kalb olunur. (t -> d) Nitekim, etdi, etmiş, eder, edeyor, edecek, etmeli, ede, etsün, et dinilür. Menfilerde dahi etmedi, etmemiş, etmiyor, etmiyecek, etmemeli, etmiye, etmesün, etme deyü tasrif kılınur.

ايلمك ماده‌سی بو قاعده‌ اوزره‌ تصريف اولنه‌رق، ايلدی، ايلمش، ايلر، ايليور، ايليه‌جك، ايلملی، ايليه‌، ايلسون، ايله‌ دينلور. منفيلری ايلمدی، ايلممش، ايلمز، ايلميور، ايلمه‌جك، ايلمملی، ايلميه‌، ايلمسون، ديو تصريف اولنور.

Eylemek maddesi bu kaide üzere tasrif olunarak, eyledi, eylemiş, eyler, eyleyor, eyleyecek, eylemeli, eyleye, eylesün, eyle dinilür. Menfileri eylemedi, eylememiş, eylemez, eyleyor, eylemiyecek, eylememeli, eylemiye, eylemesün deyü tasrif olunur.

  • hass: bir şeye veya bir kimseye âit olup başkasında bulunmayan, ona mahsus olan
  • âmm: hususi olmayan, her yerde kullanılabilen, herkesin hizmetinde olan
  • şamil: içine alan, kaplayan
  • efail: fiiller
  • hasıl: husule gelen, vaki olan, meydana çıkan, olan
  • makam: durulacak yer, durak, mekân, mahal, mevki

قيلمق ماده‌سی دخی يازمق گبی تصريف اولنه‌رق قيلدی، قيلمش، قيلار، قيليور، قيله‌جق، قيلملی، قيله‌، قيلسون، قيل دينلور. منفيلری دخی قيلمدی، قيلمامش، قيلماز، قيلميور، قيلميه‌جق، قيلماملی، قيلمه‌ ديو تصريف اولنور.

Kılmak maddesi dahi yazmak gibi tasrif olunarak kıldı, kılmış, kılar, kılıyor, kılacak, kılmalı, kıla, kılsun, kıl dinilür. Menfileri dahi kılmadı, kılmamış, kılmaz, kılmıyor, kılmıyacak, kılmamalı, kılma deyü tasrif olunur.

افعال عامه‌دن بو اوچ ماده‌ بعض اسملر ايله‌ تركب ايدر. نته‌كيم درسه‌ هوس ايت، بيهوده‌ شيلری آرزو ايلمه‌، هر ايشڭ صوڭنه‌ نظر قيل دينلور. و بعضاً صفتلر ايله‌ تركب ايدرلر. نته‌كيم بن انڭ خاطرينی خوش ايتدم، سنيده‌ خوشنود ايلرم. مأيوس قيلمم دينلور.

Efail-i âmmeden bu üç madde baz isimler ile terkib ider. Nitekim derse heves et, beyhude şeyleri arzu eyleme, her işin sonuna nazar kıl dinilür. Ve bazen sıfatlar ile terkib iderler. Nitekim ben anın hatrını hoş ettim, senide hoşnud eylerim, meyus kılmam dinilür.

اولدی ماده‌سی، اولدی، اولمش، اولور، اوليور، اوله‌جك، اولملی، اوله‌، اولسون، اول ديو تصريف اولنور. منفيلريده‌ دخی اولمدی، اولمامش، اولماز، اولميور، اولميه‌جق، اولماملی، اولميه‌، اولمسون، اولمه‌ دينور.

Oldu maddesi, oldu, olmuş, olur, oluyor, olacak, olmalı, ola, olsun, ol deyü tasrif olunur. Menfileri%de dahi olmadı, olmamış, olmaz, olmıyor, olmıyacak, olmamalı, olmıya, olmasun, olma dinilür.

و اشبو اولمق ماده‌سی صڭره‌دن بر وصفڭ حصوله‌ گلمه‌سی مقامنده‌ قوللانيلوب بعضاً بر صفت ايله‌ تركب ايلر. نته‌كيم فلان كيمسه‌ زنگين اولدی دينلور كه‌ زنگين دگل ايكن صڭره‌دن زنگين اولدی ديمك اولور. و بعضاً افعال خاصه‌دن ماضئ نقلی ياخود مضارع و ياخود مستقبل صيغه‌لرينڭ مفرد غائبيله‌ تركب ايدر. نته‌كيم گلمش اولدی، گلمز اولسون، گيده‌جك اولمش دينلور.

Ve işbu olmak maddesi sonradan bir vasfın husule gelmesi makamında kullanılub bazen bir sıfat ile terkib eyler. Nitekim falan kimse zengin oldu dinilür ki zengin değil iken sonradan zengin oldu dimek olur. Ve bazen efail-i hasseden mazi-i nakli yahud muzari ve yahud müstakbel sigalarının müfrid-i gaibiyle terkib ider. Nitekim gelmiş oldu, gelmez olsun, gidecek olmuş dinilür.

  • hatır: düşünme, akılda tutma yeteneği, zihin, hâfıza
  • meyus: ümîdi kalmamış, ümitsizliğe düşmüş, ümitsiz
  • husul: hâsıl olma, peydâ olma, vücûda gelme

ايدی ماده‌سی بر شيئڭ فی الاصل نه‌ حالده‌ بولنديغنی افاده‌ مقامنده‌ قوللانيلور و بعضاً بر صفت ايله‌ تركب ايدر. نته‌كيم فلان آدم زنگين ايدی دينلور كه‌ أول آدمڭ فی الاصل زنگين اولديغنی افاده‌ ايدر. و بعضاً افعال خاصه‌نڭ مفرد غائبی ايله‌ تركب ايلر. گلور ايدی، يازملی ايدی گبی. بوڭا فعل اعانه‌ دينلوب ماضئ شهودی و نقليسی ايله‌ برده‌ صيغه‌ٔ شرطيه‌سی قوللانيلور. سائر صيغه‌لری يوقدر.

İdi maddesi bir şeyin filasıl ne halde bulunduğunu ifade makamında kullanılur ve bazen bir sıfat ile terkib ider. Nitekim falan adam zengin idi dinilür ki evvel adamın filasıl zengin olmadığını ifade ider. Ve bazen efail-i hassenin müfrid-i gaibi ile terkib eyler. Gelür idi, yazmalı idi gibi. Buna fiil-i iane dinilüb mazi-i şuhudi ve naklisi ile birde siga-i şartiyesi kullanılur. Sair sigaları yoktur.

صورت تصريفی ايشته‌ بو وجهله‌در

Suret-i tasrifi işte bu vecihledir

فعل اعانه‌نڭ ماضئ شهوديسی

Fiil-i İanenin Mazi-i Şuhudisi

ايدمايدڭايدی
İdimİdinİdi
ايدكايديڭزايديلر
İdikİdinizİdiler

فعل اعانه‌نڭ ماضئ نقليسی

Fiil-i İanenin Mazi-i Naklisi

ايمشمايمشسينايمش
İmişimİmişsinİmiş
ايمشزايمشسڭزايمشلر
İmişizİmişsinizİmişler
  • iane: muavenet, hizmet, destek
  • filasıl: aslında
  • sair: başka, diğer, öteki, öbür
  • vecih: yüz, çehre, sebep, vesile, yol

صيغه‌ٔ شرطيه‌

Siga-i Şartıye

ايسه‌مايسه‌ڭايسه‌
İsemİsenİse
ايسه‌كايسه‌ڭزايسه‌لر
İsekİsenizİseler

بعضاً صيغه‌ٔ شرطيه‌نڭ مفرد مخاطبيله‌ متكلملرنده‌ هأ رسميه‌ حذف اولنه‌رق، ايسك، ايسم، ايسڭ يازيلور. افعال خاصه‌نڭ مفرد غائبلری اشبو فعل اعانه‌نڭ ماضئ شهوديسيله‌ تركب ايتدكده‌ حكايه‌ صيغه‌لری حاصل اولور. سومش ايدی، سور ايدك، سوه‌يور ايدم گبی. و ماضئ نقليسيله‌ تركب ايتدكده‌ روايت صيغه‌لری حاصل اولور. سور ايمش، سوه‌جك ايمش گبی.

Bazen siga-i şartiyenin müfrid muhtabıyla mütekellimlerinde Ha-ı resmiye hazf olunarak, isek, isem, isen yazılur. Efail-i hassenin müfrid-i gaibleri işbu fiil-i ianenin mazi-i şuhudisiyle terkib ettikte hikaye sigaları hasıl olur. Sevmiş idi, sever idik, seveyor idim gibi. Ve bazen naklisiyle terkib ettikte rivayet sigaları hasıl olur. Sever imiş, sevecek imiş gibi.

و صيغه‌ٔ شرطيه‌ ايله‌ تركب ايتدكده‌ افعال شرطيه‌ صيغه‌لری حاصل اولور. سودم ايسه‌. سور ايسه‌ڭز گبی. و حكايه‌ٔ ماضئ شهودی ديگر بر صورتله‌ دخی تصريف اولنور. شويله‌ كه‌ اصل فعل خاصڭ امثله‌ٔ مطرده‌سی (ايدی) كلمه‌سيله‌ تركب ايدر و بو صورتده‌ ايدی كلمه‌سندن (ای) حذف اولنه‌رق (دی) قالور. سوديدی، سوديديلر گبی. ماضئ شهودئ شرطی صيغه‌لری دخی بويله‌ ايكی درلو اولور. مثلا سودم ايسه‌ دينلديگی گبی سوديسم دخی دينلور.

Ve bazen şartıye ile terkib ettikte efail-i şartıye sigaları hasıl olur. Sevdim ise, sever iseniz gibi. Ve hikaye-i mazi-i şuhudi diğer bir suretle dahi tasrif olunur. Şöyle ki asıl fiil-i hassın emsile-i muttaridesi (idi) kelimesiyle terkib ider ve bu surette idi kelimesinden (i) hazf olunarak (-dı,+-di) kalur. Sevdiydi, sevdiydiler gibi. Mazi-i şuhudi-i şarti sigaları dahi böyle iki dürlü olur. Mesela sevdim ise dinildiği gibi sevdiysem dahi dinilür.

  • hikaye: bir hadiseyi sırasıyla anlatma işi, sırasıyla ve etraflıca anlatılan hadise
  • rivayet: bir haberi, söz veya hadiseyi nakletme, anlatma, nakledilen haber veya söz

سائر حكايه‌ و روايت صيغه‌لريله‌ صيغه‌ٔ شرتيه‌لرڭ دخی بويله‌ تخفيفی جائز اولور. نته‌كيم گلور ايدی، گلور ايمش، گلور ايسه‌ دينلديگی گبی گلوردی، گلورمش، گلورسه‌ دخی دينلور.

Sair hikaye ve rivayet sigalarıyla siga-i şartıyelerin dahi böyle tahfifi caiz olur. Nitekim gelür idi, gelür imiş, gelür ise dinildiği gibi gelürdi, gelürmiş, gelürse dahi dinilür.

فقط فعل التزامينڭ حكايه‌ و روايت صيغه‌لرنده‌ دائما ماده‌ٔ اصليه‌نڭ آخرنده‌كی هاء رسميه‌ ايله‌ فعل اعانه‌نڭ الفی اسقاط اولنور و صيغه‌ٔ شرطيه‌سنده‌ ماده‌ٔ اصليه‌نڭ آخری حركه‌لنميوب ساكن اوقونور. نته‌كيم گليدی، گليمش و لامڭ سكونيله‌ گلسه‌ دينلور. گله‌ ايدی، گله‌ ايمش، گله‌ ايسه‌ دينلمز. كذلك گيديدی، گيديمش، گيتسه‌ دينلور. گيده‌ ايدی، گيده‌ ايمش، گيده‌ ايسه‌ دينلمز. شرط بر فعله‌ ديگر فعلڭ اتصالنی افاده‌ ايدر و برينه‌ شرط و اوبرينه‌ جزا دينلور. نته‌كيم درسه‌ چاليشور ايسه‌ڭ فيض الورسين دينلدكده‌ چاليشور ايسه‌ڭ شرط و فيض الورسين جزا اولور.

Fakat fiil-i iltizaminin hikaye ve rivayet sigalarında daime madde-i asliyenin ahirindeki Ha-ı resmiye ile fiil-i ianenin Elif’i ıskat olur ve siga-ı şartıyesinde madde-i asliyenin ahiri harekelenmeyub sakin okunur. Nitekim geleydi, geleymiş ve Lam’ın sükunuyla gelse dinilür. Gele idi, gele imiş, gele ise dinilmez. Kezalik gideydi, gideymiş, gitse dinilür. Gide idi, gide imiş, gide ise dinilmez. Şart bir fiile diğer fiilin ittisalini ifade ider ve birine şart ve öbürine ceza dinilür. Nitekim derse çalışur isen feyz alursun dinildikte çalışur isen şart ve feyz alursun ceza olur.

و بعضاً فعل التزامينڭ حكايه‌ و روايت صيغه‌لری گبی صيغه‌ٔ شرطيه‌سی دخی تمنی معناسنه‌ قوللانيلور. نته‌كيم كاشكی وقتيله‌ درسه‌ چاليشيدم و كاشكی تحصيل علم يولنده‌ بولنيميشز دينلديگی گبی. آه بو سنه‌ امتحاننده‌ صنفمی گچسم دينلور.

Ve bazen fiil-i iltizaminin hikaye ve rivayet sigaları gibi siga-ı şartıyesi dahi temenni manasına kullanılur. Nitekim keşki vaktiyle derse çalışıydım ve keşki tahsil-i ilm yolunda bulunıymışız dinildiği gibi. Ah bu sene imtihanında sınıfımı geçsem dinilür.

  • ıskat: düşürme, düşürülme, silme, varlığını ortadan kaldırma, yok etme, hükümsüz bırakma
  • ittisal: bitişme, temas etme, aralık kalmadan birbirine dokunma
  • sükun: bir harfin harekelendirilmemesi, üstün, esre, ötre ile okunmaması durumu, sâkin olma, cezm
  • feyz: bolluk, bereket, ihsan, kerem, nimet, irfan, ilim, marifet
  • temenni: istek, dilek, talep, dua, niyaz
  • tahsil: ilim öğrenme, ilim talep etme, talebelik
  • imtihan: tecrübe etme, tecrübeden geçirme, sınama, deneme

حكايه‌ صيغه‌لرينڭ تصريفي

Hikaye Sigalarının Tasrifi

حكايه‌ٔ ماضئ شهودی

Hikaye-i Mazi-i Şuhudi

متكلممخاطبغائب
MütekelliMuhatabGaib
مفردسودم ايدیسودڭ ايدیسودی ايدی
MüfridSevdim idiSevdin idiSevdi idi
جمعسودك ايدیسودڭز ايدیسوديلر ايدی
Cem’Sevdik idiSevdiniz idiSevdiler idi

صورت ديگر

Suret-i Diğer

سوديدمسوديدڭسوديدی
SevdiydimSevdiydinSevdiydi
سوديدكسوديديڭزسوديديلر
SevdiydikSevdiydinizSevdiydiler

حكايه‌ٔ ماضئ نقلی

Hikaye-i Mazi-i Nakli

سومش ايدمسومش ايدڭسومش ايدی
Sevmiş idimSevmiş idinSevmiş idi
سومش ايدكسومش ايديڭزسومش ايديلر
Sevmiş idikSevmiş idinizSevmiş idiler

حكايه‌ٔ مضارع

Hikaye-i Muzari

سوردمسوردڭسوردی
SeverdimSeverdinSeverdi
سوردكسورديڭزسورديلر
SeverdikSeverdinizSeverdiler

حكايه‌ٔ حال

Hikaye-i Hal

سوه‌يور ايدمسوه‌يور ايدڭسوه‌يور ايدی
Seveyor idimSeveyor idinSeveyor idi
سوه‌يور ايدكسوه‌يور ايديڭزسوه‌يور ايديلر
Seveyor idikSeveyor idinizSeveyor idiler

حكايه‌ٔ مستقبل

Hikaye-i Müstakbel

سوه‌جك ايدمسوه‌جك ايدڭسوه‌جك ايدی
Sevecek idimSevecek idinSevecek idi
سوه‌جك ايدكسوه‌جك ايديڭزسوه‌جك ايديلر
Sevecek idikSevecek idinizSevecek idiler

حكايه‌ٔ فعل وجوبی

Hikaye-i Fiil-i Vucubi

سوملی ايدمسوملی ايدڭسوملی ايدی
Sevmeli idimSevmeli idinSevmeli idi
سوملی ايدكسوملی ايديڭزسوملی ايديلر
Sevmeli idikSevmeli idinizSevmeli idiler

حكايه‌ٔ فعل التزامی

Hikaye-i Fiil-i İltizami

سويدمسويدڭسويدی
SeveydimSeveydinSeveydi
سويدكسويديڭزسويديلر
SeveydikSeveydinizSeveydiler

روايت صيغه‌لرينڭ تصريفی

Rivayet Sigalarının Tasrifi

روايت ماضئ نقلی

Rivayet-i Siga-i Nakli

سومش ايمشمسومش ايمشسينسومش ايمش
Sevmiş imişimSevmiş imişsinSevmiş imiş
سومش ايمشزسومش ايمشسڭزسومش ايمشلر
Sevmiş imişizSevmiş imişsinizSevmiş imişler

روايت مضارع

Rivayet-i Muzari

سور ايمشمسور ايمشسينسور ايمش
Sever imişimSever imişsinSever imiş
سور ايمشزسور ايمشسڭزسور ايمشلر
Sever imişizSever imişsinizSever imişler

روايت حال

Rivayet-i Hal

سوه‌يورمشمسوه‌يورمشسينسوه‌يورمش
SeveyormuşumSeveyormuşsunSeveyormuş
سوه‌يورمشزسوه‌يورمشسڭزسوه‌يورمشلر
SeveyormuşuzSeveyormuşsunuzSeveyormuşlar

روايت مستقبل

Rivayet-i Müstakbel

سوه‌يورمشمسوه‌يورمشسينسوه‌يورمش
SevecekmişimSevecekmişsinSevecekmiş
سوه‌يورمشزسوه‌يورمشسڭزسوه‌يورمشلر
SevecekmişizSevecekmişsinizSevecekmişler

روايت فعل وجوبی

Rivayet-i Fiil-i Vucubi

سوملی ايمشمسوملی ايمشسينسوملی ايمش
Sevmeli imişimSevmeli imişsinSevmeli imiş
سوملی ايمشزسوملی ايمشسڭزسوملی ايمشلر
Sevmeli imişizSevmeli imişsinizSevmeli imişler

روايت فعل التزامی

Rivayet-i Fiil-i İltizami

سويمشمسويمشسينسويمش
SeveymişimSeveymişsinSeveymiş
سويمشزسويمشسڭزسويمشلر
SeveymişizSeveymişsinizSeveymişler

افعال شرطيه‌نڭ تصريفی

Efail-i Şartıyenin Tasrifi

ماضئ شرطئ شهودی

Mazi-i Şartı-i Şuhudi

سودم ايسه‌سودڭ ايسه‌سودی ايسه‌
Sevdim iseSevdin iseSevdi ise
سودك ايسه‌سوديڭز ايسه‌سوديلر ايسه‌
Sevdik iseSevdiniz iseSevdiler ise

ديگر صورت

Diğer Suret

سوديسمسوديسه‌ڭسوديسه‌
SevdiysemSevdiysenSevdiyse
سوديسكسوديسه‌ڭزسوديسه‌لر
SevdiysekSevdiysenizSevdiyseler

ماضئ نقلئ شرطی

Mazi-i Nakli-i Şarti

سومش ايسمسومش ايسه‌ڭسومش ايسه‌
Sevmiş isemSevmiş isenSevmiş ise
سومش ايسكسومش ايسه‌ڭزسومش ايسه‌لر
Sevmiş isekSevmiş isenizSevmiş iseler

مضارع شرطی

Muzari-i Şarti

سور ايسمسور ايسه‌ڭسور ايسه‌
Sever isemSever isenSever ise
سور ايسكسور ايسه‌ڭزسور ايسه‌لر
Sever isekSever isenizSever iseler

حال شرطی

Hal-i Şarti

سوه‌يور ايسمسوه‌يور ايسه‌ڭسوه‌يور ايسه‌
Seveyor isemSeveyor isenSeveyor ise
سوه‌يور ايسكسوه‌يور ايسه‌ڭزسوه‌يور ايسه‌لر
Seveyor isekSeveyor isenizSeveyor iseler

مستقبل شرطی

Müstakbel-i Şarti

سوه‌جكسمسوه‌جكسه‌ڭسوه‌جكسه‌
SeveceksemSeveceksenSevecekse
سوه‌جكسكسوه‌جكسه‌ڭزسوه‌جكسه‌لر
SeveceksekSeveceksenizSevecekseler

فعل وجوبئ شرطی

Fiil-i Vucubi-i Şarti

سوملی ايسمسوملی ايسه‌ڭسوملی ايسه‌
Sevmeli isemSevmeli isenSevmeli ise
سوملی ايسكسوملی ايسه‌ڭزسوملی ايسه‌لر
Sevmeli isekSevmeli isenizSevmeli iseler

فعل التزامئ شرطی

Fiil-i İltizami-i Şarti

سوسمسوسه‌ڭسوسه‌
SevsemSevsenSevse
سوسكسوسه‌ڭزسوسه‌لر
SevsekSevsenizSevseler

افعال مركبه‌نڭ بر قسمی دخی فعل اقتداريدر كه‌ بر ايشه‌ مقتدر اولمق معناسنی افاده‌ ايدر. بونده‌ قاعده‌ اولدر كه‌ افعال خاصه‌دن بر فعل التزامينڭ مفرد غائبی بيلمك ماده‌سيله‌ تركب ايتدكده‌ فعل اقتداری اولور. گله‌ بيلدی، چيقه‌ بيلدی گبی‌ كه‌ كلمگه‌ مقتدر اولدی و چيقمغه‌ مقتدر اولدی ديمك اولور. افعال اقتداريه‌نڭ مثبتلری بيلمك ماده‌سنڭ تصريفيله‌ تصريف اولنور. اما منفيلرنده‌ بيل لفظی حذف اولنور. كله‌مدی، چيقه‌مدی گبی. گرك مثبتلرينڭ و گرك منفيلرينڭ كيفيت تصريفلری بوراده‌ بيان اولنور.

Efail-i mürekkebenin bir kısmı dahi fiil-i iktidaridir ki bir işe muktedir olmak manasını ifade ider. Bunda kaide oldur ki efail-i hasseden bir fiil-i iltizaminin müfrid-i gaibi bilmek maddesiyle terkib ettikte fiil-i iktidari olur. Gelebildi, çıkabildi gibi ki gelmeğe muktedir oldu ve çıkmağa muktedir oldu dimek olur. Efail-i iktidariyenin müsbetleri bilmek maddesinin tasrifiyle tasrik olunur. Ama menfilerinde bil lafzı hazf olunur. Gelemedi, çıkamadı gibi. Gerek müsbetlerinin ve gerek menfilerinin keyfiyet tasrifleri burada beyan olunur.


خفيف حركه‌لی افعال اقتداريه‌

Hafif Harekeli Efail-i İktidariye

منفیمثبت
MenfiMüspet
مصدرگله‌ممكگله‌بيلمك
MasdarGelememekGelebilmek
ماضئ شهودیگله‌مدیگله‌بيلدی
Mazi-i ŞuhudiGelemediGelebildi
ماضئ نقلیگله‌ممشگله‌بيلمش
Mazi-i NakliGelememişGelebilmiş
مضاریگله‌مزگله‌بيلور
MuzariGelemezGelebilür
حالگله‌ميورگله‌بيليور
HalGelemiyorGelebiliyor
مستقبلگله‌ميه‌جكگله‌بيله‌جك
MüstakbelGelemiyecekGelebilecek
فعل وجوبیگله‌مملیگله‌بيلملی
Fiil-i VucubiGelememeliGelebilmeli
فعل التزامیگله‌ميه‌گله‌بيله‌
Fiil-i İltizamiGelemiyeGelebile

آغر حركه‌لی افعال اقتداريه‌

Ağır Harekeli Efail-i İktidariye

منفیمثبت
MenfiMüspet
مصدرچيقه‌ مامقچيقه‌ بيلمك
MasdarÇıkamamakÇıkabilmek
ماضئ شهودیچيقه‌ مدیچيقه‌ بيلدی
Mazi-i ŞuhudiÇıkamadıÇıkabildi
ماضئ نقلیچيقه‌ مامشچيقه‌ بيلمش
Mazi-i NakliÇıkamamışÇıkabilmiş
مضاریچيقه‌ مازچيقه‌ بيلور
MuzariÇıkamazÇıkabilür
حالچيقه‌ ميورچيقه‌ بيليور
HalÇıkamıyorÇıkabiliyor
مستقبلچيقه‌ ميه‌جقچيقه‌ بيله‌جك
MüstakbelÇıkamıyacakÇıkabilecek
فعل وجوبیچيقه‌ ماملیچيقه‌ بيلملی
Fiil-i VucubiÇıkamamalıÇıkabilmeli
فعل التزامیچيقه‌ ميه‌چيقه‌ بيله‌
Fiil-i İltizamiÇıkamıyaÇıkabile

بونلر مفرد غائب صيغه‌لری اولوب مخاطب و متكلملری و جمعلری دخی يوقاروده‌ بيان اولنان قاعده‌لره‌ گوره‌ تصريف اولنور.

Bunlar müfrid-i gaib sigaları olub muhatab ve mütekellimleri ve cem’leri dahi yukaruda beyan olunan kaidelere göre tasrif olunur.

افعال مركبه‌نڭ بر قسمی دخی افعال تعجيليه‌در كه‌ افعال خاصه‌دن برينڭ ماده‌ٔ اصليه‌سنڭ آخری كسره‌ ايله‌ حركه‌لندكدن صڭره‌ (ويرمك) ماده‌سيله‌ تركيب اولندقده‌ فعل تعجيل اولوب بر ايشی قولايلقله‌ چابوق ياپمق معناسنی افاده‌ ايدر. يازيويرمك گبی. و اگر ماده‌ٔ اصليه‌نڭ آخری ذاتاً حركه‌لی ايسه‌ بر يا زياده‌ قونور. سويلييورمك گبی.

Efail-i mürekkebenin bir kısmı dahi efail-i taciliyedir ki efail-i hasseden birinin madde-i asliyesinin ahiri kesra ile harekelendikten sonra (virmek) maddesiyle terkib olundukta fiil-i tacil olub bir işi kolaylıkla çabuk yapmak manasını ifade ider. Yazıvirmek gibi. Ve eğer madde-i asliyenin ahiri zaten harekeli ise bir Ya ziyade konur. Söyleyivirmek gibi.

صورت تصريفی بو وجهله‌در

Suret-i tasrifi bu vecihledir

يازيويرريازيويرمشيازيويردی
YazıvirirYazıvirmişYazıvirdi
يازيويرملیيازيويره‌جكيازيويريور
YazıvirmeliYazıvirecekYazıviriyor
يازيويريازيورسونيازيويره‌
YazıvirYazıvirsinYazıvire

بونلرڭ منفيلر و امثله‌ٔ مطرده‌لری دخی بالاده‌ مذكور قاعده‌لره‌ گوره‌ تصريف اولنور.

Bunların menfiler ve emsile-i muttarideleri dahi balada mezkur kaidelere göre tasrif olunur.

  • tacil: acele ettirme, (bir işi) çabuklaştırma, hızlandırma
  • fer’: dal, budak, bir kökten, bir asıldan ayrılan kolların her biri, asıl olmayan, şûbe, ikinci derecede olan şey
  • bala: bir şeyin yüksek yeri, yukarı, üst

Sekizinci Bab Fer’ Fiil Beyanındadır

سكزنجی باب فرع فعل بياننده‌در

فعللردن مشتق بر طاقم صفتلر واردر كه‌ فعللرڭ فرعلريدر. بونلردن بری اسم فاعل و بری اسم مفعولدر. بر طاقمنه‌ دخی صفت مشبهه‌ دينلور.

Fiillerden müştak bir takım sıfatlar vardır ki fiilerin fer’leridir. Bunlardan biri ismi fail ve biri ismi mefuldur. Bir takımına dahi sıfat-ı müşebbehe dinilür.

اسم فاعل فعل معلوملردن گلور. شويله‌ كه‌ ماده‌ٔ اصليه‌نڭ آخری فتحه‌ ايله‌ حركه‌لندكدن صڭره‌ بر (نون) علاوه‌ اولندقده‌ اسم فاعل صيغه‌سی اولور. سومك ماده‌سندن سون و يازمق ماده‌سندن يازان گبی. و اگر ماده‌ٔ اصليه‌نڭ آخری ذاتاً حركه‌لی ايسه‌ برده‌ (يا) علاوه‌ اولنور. سويلين، اوقويان گبی. اسم مفعول دخی بو قاعده‌ اوزره‌ فعل مجهولدن مشتق اولور. سويلن، يازيلان، سويلنن، اوقونان گبی.

İsm-i fail fiil-i malumlardan gelür. Şöyle ki madde-i asliyenin ahiri fetha ile harekelendikten sonra bir Nun ilave olundukta ism-i fail sigası olur. Sevmek maddesinden seven ve yazmak maddesinde yazan gibi. Ve eğer madde-i asliyenin ahiri zaten harekeli ise birde Ya ilave olunur. Söyleyen, okuyan gibi. İsm-i meful dahi bu kaide üzere fiil-i mechulden müştak olur. Sevilen, yazılan, söylenen, okunan gibi.

گرك اسم فاعل و گرك اسم مفعول (لر) ايله‌ جمعلنور. سونلر، يازانلر، سومينلر، يازميانلر، سويلينلر، يازيلانلر، سويلمينلر، يازلميانلر گبی. و بر كيمسه‌ بر فعلی بياغی صنعت ايدينيرسه‌ اڭا صفت اولمق اوزره‌ ماده‌ٔ اصليه‌نڭ آخرينه‌ ياء املا و (جی) علاوه‌سيله‌ اسم فاعل ياپيلور. يازيجی، اوقويجی گبی. و بعفا بو (جی) حرفی اسملره‌ دخی الحاق اولنور. اكمكجی و سودجی گبی. و فعل مجهولڭ ماضئ نقليسی اسم مفعول صيغه‌سی دخی اولور. نته‌كيم يازيلان، دوزيلن، قوشيلان دينله‌جك يرده‌ يازلمش، دوزلمی، قوشلمش دينلور.

Gerek ism-i fail ve gerek ism-i meful (-lar+-ler) ile cem’lenur. Sevenler, yazanlar, sevmiyenler, yazmıyanlar, söyleyenler, yazılanlar, söylemiyenler, yazılmıyanlar gibi. Ve bir kimse bir fiili bayağı sanat idinirse ana sıfat olmak üzere madde-i asliyenin ahirine Ya-ı imla ve (-cı+-ci+-cu+-cü+-çı+-çi+-çu+-çü) ilavesiyle ism-i fail yapılur. Yazıcı, okuyucu gibi. Ve bazen bu (-cı+-ci+-cu+-cü+-çı+-çi+-çu+-çü) harfi isimlere dahi ilhak olunur. Ekmekçi ve südcü gibi. Ve fiil-i mechulun mazi-i naklisi ism-i meful sigası dahi olur. Nitekim yazılan, düzilen, koşılan dinilecek yerde yazılmış, düzilmiş, koşulmuş dinilür.

صفت مشبهه‌ صيغه‌لری سماعيدر. يعنی ايشيدلديگی گبی بلله‌نيلوب قوللانيلر. قياس ايله‌ بيلنمز و هر ماده‌دن مطرد اوله‌رق گلمز. بيتك، آچيق، جوروك، صولوك، كسكين، طالغين، دوشكون، يورغون، سويملی، سوگيلی، يازيلی، ياقشقلی گبی.

Sıfat-ı müşebbehe sigaları semaidir. Yani işitildiği gibi bellenilüb kullanılur. Kıyas ile bilinmez ve her maddeden muttarid olarak gelmez. Bitek, açık, cürük, soluk, keskin, dalgın, düşkün, yorgun, sevimli, sevgili, yazılı, yakışıklı gibi.

ايشتكن، صولوغان، بيلگيج، طالغيج صيغه‌لری مبالغه‌ٔ اسم فاعلدر. زياده‌ ايشيديجی، زياده‌ صولويجی، چوق بيليجی، چوق طاليجی معنالرينی افاده‌ ايدرلر. بونلر دخی سماعيدر هر ماده‌دن بر قاعده‌ٔ مطرده‌ اوزره‌ گلمز و فعل التزامينڭ مفرد غائبنه‌ خفيف حركه‌لی ايسه‌ (رك) و آغر حركه‌لی ايسه‌ (رق) علاوه‌ اولندقده‌ بر نوع صفت اولور. نته‌كيم گوله‌رك گلدی، اغلايه‌رق گيتدی دينلور.

İşitken, soluğan, bilgic, talgıc sigaları mübalağa-i ism-i faildir. Ziyade işitici, ziyade soluyucu, çok bilici, çok dalıcı manalarını ifade iderler. Bunlar dahi semaidir her maddeden bir kaide-i muttaride üzere gelmez ve fiil-i iltizaminin müfrid gaibine hafif harekeli ise (rek) ve ağır harekeli ise (rak) ilave olundukta bir nev’ sıfat olur. Nitekim gülerek geldi, ağlayarak gitti dinilür.

  • fail: bir fiilin ifâde ettiği işi yapan veya bildirdiği hale sahip kimse veya şey
  • meful: bir fiilin tesiri altında kalan kimse veya şey
  • müşebbeh: benzetilen, teşbih edilen
  • bayağı: değişik bir tarafı bulunmayan, farklı olmayan, sıradan
  • sanat: his, tasavvur ve fiilleri söz, yazı, resim ilh. Vasıtalarıyla ifade etme
  • semai: kaideye bağlı olmadan işitildiği gibi kullanılan kelime
  • kıyasi: kaideye bağlı olarak kullanılan kelime
  • bitek: bereketli toprak

Dokuzuncu Bab Edevat beyanındadır.

طقوزنجی باب ادوات بياننده‌در

ادوات بر طاقم لفظلردر كه‌ باشلی باشنه‌ بر معنی افاده‌ ايتميوب انجق بشقه‌ كلمه‌لره‌ علاوه‌ اولنه‌رق ياخود كلمه‌لر اره‌سنده‌ بولنه‌رق اول كلمه‌لره‌ مخصوص معنالر افاده‌ ايدر.

Edevat bir takım lafızlardır ki başlı başına bir mana ifade etmeyüb ancak başka kelimelere ilave olunarak yahud kelimeler arasında bulunarak ol kelimelere mahsus manalar ifade ider.

(ايچون) ادات تعليلدر كه‌ بر فعلڭ سبب و علتنی بيلديرمك ايچون كلمه‌لرڭ آخرينه‌ گلور. نته‌كيم درس ايچون مكتبه‌ گلدی. اگلنمك ايچون باغچه‌يه‌ گيدرم. سنڭ ايچون ير حاضرلدم، بنم ايچون غم چكمه‌ دينلور.

(içün) edat-ı talildir ki bir fiilin sebeb ve illetini bildirmek içün kelimelerin ahirine gelür. Nitekim ders içün mektebe geldi. Eğlenmek için bağçeye giderim. Senin içün yer hazırladım, benim içün gam çekme dinilür.

(زيرا) دخی تعليل ايچوندر. انجق كلامڭ ابتداسنه‌ گلور. نته‌كيم چالش زيرا سنه‌ باشی امتحاننده‌ گيرويه‌ قالورسين دينلور.

(zira) dahi talil içündür. Ancak kelamın ibtidasına gelür. Nitekim çalış zira sene başı imtihanında girüye kalursun dinilür.

(چونكه‌) دخی زيرا مقامنده‌ قوللانيلور.

(çünkü) dahi zira makamında kullanılur.

(اوزره‌) بر شيئڭ اوستی دينله‌جك يرده‌ قوللانيلور. نته‌كيم اياق اوزره‌ طوردی و طامڭ اوزرينه‌ چيقدی دينلور.

(üzere) bir şeyin üstü dinilecek yerde kullanılur. Nitekim ayak üzere durdu ve damın üzerine çıkdı dinilür.

(ايله‌) برلكده‌ اولمق معناسنی افاده‌ ايدر. نته‌كيم فلان افندی ايله‌ جامعه‌ گيتدم دينلور و اكثريا آلت و واسطا اولان شيلره‌ لاحق اولور. نته‌كيم بچاق ايله‌ كسدی و عربه‌ ايله‌ گيتدی دينلور. و بعضاً الف و ياسی حذف اولنه‌رق يالڭز (له‌) قالور. مثله‌ بچاقله‌ دينلور.

(ile) birlikte olmak manasını ifade ider. Nitekim falan efendi ile camiye gittim dinilür ve ekseriya alet ve vasıta olan şeylere lahik olur. Nitekim bıçak ile kestim ve araba ile gittim dinilür. Ve bazen Elif ve Ya’sı hazf olunarak yalnız (-la+-le) kalur. Mesela bıçakla dinilür.

(ده‌) ظرفيت ايچوندر. مكتبده‌ اوقودم. عربه‌ده‌ اويودم، رمضانده‌ اوروج طوتدم گبی.

(-da+-de) zarfiyet içündür. Mektebde okudum. Arabada uyudum, Ramazan’da oruc tuttum gibi.

(دن) ابتدا ايچون و (دك) انتها ايچوندر. نته‌كيم استانبولدن حلبه‌دك و حلبدن اورفه‌يه‌دك گيتدم دينلور. و بعضاً بر شيئڭ اصلنی بيان ايچون قوللانيلور. چوقه‌دن جبه‌ كسدردم گبی. و بعضاً تبعيض ايچون گلور. شو سوريدن بر قوزی گتور و شو اتدن بر پارچه‌ كس دينلديگی گبی. و بعضاً تفضيل مقامنده‌ قوللانيلور. تفضيل بر شيئ ديگر شيئه‌ ترجيح ايتمكدر. نته‌كيم مكتبه‌ گيتمك باغچه‌ده‌ گزمكدن دها فائده‌ليدر دينلور.

(-dan+-den) ibtida içün ve (-dak+-dek) intiha içündür. Nitekim İstanbul’dan Haleb’edek ve Haleb’den Urfa’yadek gittim dinilür. Ve bazen bir şeyin aslını beyan içün kullanılur. Çukadan cüppe kesirdim gibi. Ve bazen teb'iz içün gelür. Şu sürüden bir kuzu getür ve şu attan bir parça kes dinildiği gibi. Ve bazen tefzil makamında kullanılur. Tafzil bir şeyi diğer şeye tercih itmektir. Nitekim mektebe gitmek bağçede gezmekten daha faidelidir dinilür.

(ادات تفضيل) ايكيدر. بريسی (دها) لفظيدر كه‌ دائما بويله‌ (دن) لفظندن صڭره‌ گلور. ايكنجيسی (اڭ) لفظيدر. هنرلرڭ اڭ اعلاسی يازيدر دينلديگی گبی.

(edat-ı tafzil) ikidir. Birisi (daha) lafzıdır ki daime böyle (-dan+-den) lafzından sonra gelür. İkincisi (en) lafzıdır. Hünerlerin en alası yazıdır dinildiği gibi.

  • illet: bir şeyin var olmasını sağlayan sebep, hastalık, saatlık
  • talil: sebep bulma, bahâne gösterme
  • mekteb: talebelerin ilim tahsili için toplandıkları bina, müessese
  • ibtida: baş, başlama, bir işin, bir şeyin ilk defa ortaya çıkan kısmı veya başlama zamânı
  • intiha: son bulma, sona erme, son, nihayet
  • lahik: eklenen, ek olarak katılan, ilâve edilen
  • lahika: bir yazıya eklenen kısım, zeyil, ek: “Lâhika-i mülkiyyet: sahiblik eki.” “Lâhika-i müteahhire: Son ek.” “Lâhika-i mütekaddime: Ön ek.” “Lâhika-i tasrîfiyye: Tasrif eki.” “Lâhika-i teşkîliyye: Teşkil eki.”
  • zarfiyet:
  • çuka: çuha sözünün eski metinlerde rastlanan şekli
  • çuha: yünden dokunmuş, tüysüz, ince ve sık düz kumaş
  • cüppe: elbise üstüne giyilen, bedeni uzun ve bol, yenleri geniş, düğmesiz giyecek
  • teb'iz: bölmek, bölük bölük etmek, bir kısma ait etmek
  • tafdil / tafzil: Birini veya bir şeyi diğerlerine tercih etme, diğerlerine üstün görme
  • hüner: bir işte gösterilen ustalık, beceriklilik, mahâret, bir şeyi iyi bilmekten, iyi yapabilmekten gelen üstün hal, mârifet
  • ala: yükseklik, yücelik, şan ve şeref

(گبی) ادات تشبيهدر. يعنی بر شيئ بر شيئه‌ بڭزتمك ايچون قوللانيلور. نته‌كيم ديشلری اينجو گبيدر دينلور.

(gibi) edat-ı teşbihdir. Yani bir şeyi bir şeye benzetmek içün kullanılur. Nitekim dişleri incü gibidir dinilür.

(نته‌كه‌) دخی تشبيه و تمثيل ايچون قوللانيلور و بعضاً (ميم) علاوه‌سيله‌ نته‌كم ديملور.

(Niteki) dahi teşbih ve temsil içün kullanılur. Ve bazen Mim ilavesiyle Nitekim dinilür.

(صانكه‌) كلمه‌سی دخی بويله‌ تشبيه مقامنده‌ قوللانيلور. نته‌كه‌، بن سنی صانكه‌ بيلميورم دينلور كه‌ گويا بيلميورم گبی ديمك اولور.

(كه‌) ادات ربطدر. اڭلادم‌ كه‌ سن درسه‌ چاليشيورسين دينلديگی گبی.

(ki) edat-ı rabıtadır. Anladım ki sen derse çalışıyorsun dinildiği gibi.

(دخی) ادات عطفدر. نته‌كه‌ بن گلدم او دخی گلدی دينلور. و بعضاً (خی) حذف اولنه‌رق و يرينه‌ هاء رسميه‌ قونيله‌رق اوده‌ گلدی دينلور.

(dahi) edat-ı atftır. Niteki ben geldim o dahi geldi dinilür. Ve bazen (hi) hazf olunarak ve yerine Ha-ı resmiye konularak oda geldi dinilür.

(هم) دخی ادات عطفدر. گلدی هم گيتدی گبی. و بعضاً مكرر اوله‌رق قوللانيلور. هم گلدی هم گيتدی گبی و بويله‌ مكرر اولديغی صورتده‌ ايكنجيسنه‌ بعضاً (ده‌) علاوه‌ اولنور. مثلا بو گون سير يرنده‌ هم چوق پاره‌ صرف ايتدم همده‌ اگلنه‌مدم دينلور. و بعضاً ادات عطف محذوف اولور. نته‌كم كاغد قلم گتور دينلور كه‌ كاغد هم قلم ديمكدر.

(hem) dahi edat-ı atftır. Geldi hem gitti gibi. Ve bazen mükerrer olarak kullanılur. Hem geldi hem gitti gibi ve böyle mükerrer oldığı surette ikincisine bazen (de) ilave olunur. Mesela bu gün seyir yerinde hem çok pare sarf ettim hemde eğlenemedim dinilür. Ve bazen edat-ı atf mahzuf olur. Nitekim kağıd kalem getür dinilür ki kağıd hem kalem dimektir.

و لسانمزده‌ بر صيغه‌ٔ فعليه‌ واردر كه‌ ادات عطف معناسنی متضمن اولور. اڭا صيغهٔ عطفيه‌ دينلور.

Ve lisanımızda bir siga-i fiiliye vardır ki edat-ı atf manasını mütezemmin olur. Ana siga-i atfiye dinilür.

  • teşbih: benzetme, benzetilme
  • Teşbih edatı: teşbih yaparken kullanılan sanki, gibi, mânend, misillü, âsâ, veş, gûne ilh. kelimelerden her biri
  • temsil: (bir kimse veya topluluk için) adına davranma, kendine mâletme
  • incü: inci, istiridye cinsinden deniz hayvanlarının içinden çıkarılan ve süs eşyâsı olarak kullanılan küçük, yuvarlak, sert, sedefli tâne
  • rabıta: iki şeyi birbirine bağlayan nesne, bağ, münâsebet, âlâka, bağ
  • atf: iki kelime veya cümleyi birbirine bağlayan (harf yâhut kelime)
  • mükerrer: tekrar eden, tekrar edilmiş, tekrarlanmış
  • seyir: bakma, izleme, eğlenceleri izleme, soytarıların oyunlarını izleme, yürüyüş, yürüme, gidiş, gezip dolaşma, gezme, gezinme, teferrüç, tenezzüh
  • temaşa: bakma, izleme, alimleri izleme, arifleri izleme, kainata ve mahlukatı alaka ile bakma
  • sarf: bir şeyi bir işte kullanma, o yolda harcama
  • mahzuf: silinmiş, bulunduğu yerden kaldırılmış, hazfedilmiş (harf ilh.)
  • mütezemmin: kavrayan, içine alan, müştemil.

بونده‌ قاعده‌ اولدر كه‌ ماده‌ٔ اصليه‌نڭ آخری مضموم قيلنور و برده‌ (با) علاوه‌ اولنور. گلوب گيتدی گبی‌ كه‌ گلدی هم گيتدی ديمك اولور.

Bunda kaide oldur ki madde-i asliyenin ahiri mazmum kılınur ve birde Be ilave olunur. Gelüb gitti gibi ki geldi hem gitti dimek olur.

اگر ماده‌ٔ اصليه‌نڭ آخری ذاتاً حركه‌لی ايسه‌ بر (يا) دخی علاوه‌ قيلنور. اوقويوب يازدی و سويليوب يازدردی گبی.

Eğer madde-i asliyenin ahiri zaten herekeli ise bir Ya dahi ilave kılınur. Okuyub yazdı ve söyleyüb yazdırdı gibi.

(ياخود) دخی ادات عطفدر. انجق ترديد مقامنده‌ قوللانيلور. نته‌كه‌ مكتبه‌ گيت ياخود بر صنعت اوگرنمگه‌ سعی ايت دينلور. و بعضاً (خود) حذف اولنه‌رق يالڭز (يا) قالور. گلمش يا گله‌جكمش گبی. بعضاً مكرر اوله‌رق گلور و بو صورتده‌ أولكيسی دائما مخفف اولور. يا سفريه‌ اوتور ياخود صفه‌يه‌ چيق گبی.

(yahud) dahi edat-ı atftır. Ancak terdid makamında kullanılur. Niteki mektebe git yahud bir sanat öğrenmeğe sa’y et dinilür. Ve bazen (hud) hazf olunurak yalnız (ya) kalur. Gelmiş ya gelecekmiş gibi. Bazen mükerrer olarak gelür ve bu surette evvelkisi daima muhaffif olur. Ya sofraya otur yahud sofaya çık gibi.

(ديو) كلمه‌سی ترجی يعنی بر شيئڭ وقوعنی اميد و مأمول ايتمك مقامنده‌ قوللانيلور. نته‌كم بڭا اكرام اولنور ديو گلدم دينلور كه‌ اكرام اولنور اميديله‌ گلدی ديمك اولور.

(deyü) kelimesi terci yani bir şeyin vuku’unu ümid ve me’mul etmek makamında kullanılur. Nitekim bana ikram olunur deyü geldim dinilür ki ikram olunur ümidiyle geldi dimek olur.

(انجق) حصر ايچوندر. يعنی بر شيئڭ بر شيئه‌ منحصر اولمسنی افاده‌ ايدر. نته‌كم بو ايشی انجق فلان كيمسه‌ ياپه‌بيلور دينلور كه‌ بو ايشی ياپمق اڭا مخصردر، بشقه‌سی ياپه‌ماز ديمك اولور.

(ancak) hasr içündür. Yani bir şeyin bir şeye münhasır olmasını ifade eder. Nitekim bu işi ancak falan kimse yapabilür dinilür ki bu işi yapmak ana münhasırdır, başkası yapamaz dimek olur.

(می) ادات استفهامدر. يعنی بر شئ اڭلامق ايچون صورمق معناسنی افاده‌ ايدر. نته‌كم فلان ادم گلديمی و سن بو گونمی گلدڭ دينلور.

(-mı+-mi+-mu+-mü) edat-ı istifhamdır. Yani bir şey anlamak içün sormak manasını ifade ider. Nitekim falan adam geldi%mi ve sen bu gün%mü geldin dinilür.

  • mazmum: harekesi ötre, zamme olup “o, ö, u, ü” şeklinde okunan, zammeli (harf)
  • sa’y: çalışma, çalışıp çabalama, emek sarfetme, ceht
  • terdid: geri çevirmek, geriletmek, iki ihtimâlle fikir anlatmak, muhatabın beklemediği bir surette sözü bitirerek söze kuvvet vermek
  • muhaffif: hafif duruma getiren, hafifleten
  • suffe: sofa kelimesinin eski metinlerde geçen asıl şekli
  • sofa: evlerde oda kapılarının açıldığı ve eskiden ev halkının birlikte oturduğu, yemek yediği genişçe yer
  • sofra: üzerine yiyecekler, içecekler, tabak, kaşık, çatal vb. konularak çevresine oturulup yemek yenilecek şekilde düzenlenmiş masa
  • terci: geri çevirme, geriye döndürme
  • vuku’: olma, meydana gelme, husûle gelme
  • ümid: arzu edilen, olması istenen bir şeyin gerçekleşebileceği ihtimâlinin verdiği rahatlatıcı, ferahlatıcı his, bir arzunun olmasını istemek
  • me’mul: umulan, beklenen, ümit edilen, ümid
  • hasr: yalnız bir şeye mahsus kılma, bir şey için ayırma ve sarfetme
  • münhasır: yalnız bir kimseye, bir şeye mahsus olan, başkasıyla alakası bulunmayan
  • istifham: soru, sual, sorup anlama, bir husûsu anlamak için sorulan soru

و بعضاً نفی مقامنده‌ قوللانيلوب اڭا استفهام انكاری دينلور. نته‌كم بن سڭا فلان آدم گلمز ديدم باق گلديمی دينلور و گلمدی معناسی قصد اولنور.

Ve bazen nefy makamında kullanılub ana istifham-ı inkari dinilür. Nitekim ben sana falan adam gelmez didim bak geldi%mi dinilür ve gelmedi manası kasd olunur.

(ادات نفی) اسملرده‌ (سز) و صفتلرده‌ (دگل) لفظلريدر. ادبسز و ادبلی دگل گبی. و مصدرلرڭ آخرينه‌ (سز) گلدكده‌ (يا) و (نون) دخی علاوه‌ اولنور. گلمكسزين، اوتورمقسزين گبی. گرك مصدرلرده‌ و گرك فعللر ايله‌ فرع فعللرده‌ (ميم) حرفی ادات نفی اولور. نته‌كم التنجی و يدنجی و سكزنجی بابلرده‌ بيان اولنمشيدی.

(edat-ı nefy) isimlerde (-sız+-siz) ve sıfatlarda (değil) lafızlarıdır. Edebsiz ve edebli değil gibi. Ve masdarların ahirine (-sız+-siz) geldikte Ya ve Nun dahi ilave olunur. Gelmeksizin, oturmaksızın gibi. Gerek masdarlarda ve gerek fiiller ile fer’ fiillerde Mim harfi edat-ı nefy olur. Nitekim altıncı ve yedinci ve sekizinci bablarda beyan olunmuştur. (hiç) nefyi tekid içündür. Nitekim falan efendi dersini hiç terk etmedi ben ana hiç bir şey diyemem dinilür.

(هيچ) نفيی تأكيد ايچوندر. نته‌كم فلان افندی درسنی هيچ ترك ايتمدی بن اڭا هيچ بر شئ ديه‌مم دينلور.

(hiç) nefyi tekid içündür. Nitekim falan efendi dersini hiç terk etmedi ben ana hiç bir şey diyemem dinilür.

(لك) و (لق) اسملرده‌ محليت معناسنی افاده‌ ايدر. چمنلك و چاليلق گبی. و صفتلرده‌ مصدريت معناسنی افاده‌ ايدر. چركينلك و قنبورلق گبی.

(-lik) ve (-lık) isimlerde mahalliyet manasını ifade eder. Çimenlik ve çalılık gibi. Ve sıfatlarda masdariyet manasını ifade eder. Çirkinlik ve kanburluk gibi.

(آ) ادات ندادر. آ جانم گبی. و كلمه‌نڭ أولی (الف) ايسه‌ بوڭا بر (يا) علاوه‌ اولنور. آی افندم گبی. و بعضاً تأكيد ايچون فعللرڭ آخرينه‌ آ گتوريلور. نته‌كم بويله‌ اولور آ دينلور كه‌ نه‌ شبهه‌ بويله‌ اولور ديمكدر. و فعل اگر خفيف حركه‌لی ايسه‌ بو آ دخی خفيف حركه‌ ايله‌ تلفظ اولنور. نته‌كم فلان افندی بو گون مكتبه‌ گيدر ئه‌ دينلور كه‌ البته‌ گدر ديمك اولور.

(A) edat-ı nidadır. A canım gibi. Ve kelimenin evveli Elif ise buna bir Ya ilave olunur. Ay efendim gibi. Ve bazen tekid içün fiillerin ahirine A getürilür. Nitekim böyle olur A dinilür ki ne şübhe böyle olur dimektir. Ve fiil eğer hafif harekeli ise bu A dahi hafif hareke ile telaffuz olunur. Nitekim falan efendi bu gün mektebe gider eh dinilür ki elbette gider dimek olur.

  • inkar: kabul ve tasdik etmeme
  • ikrar: kabul etme, tasdik etme
  • edeb: insanın hatâya düşüp utanılacak şeyler yapmasını önleyen, yerinde ve ölçülü davranmasını sağlayan meleke, söz ve davranışlardaki ölçülülük, her hususta haddini bilip sınırı aşmama, terbiye, nezâket, zarâfet
  • tekid: pekiştirme, sağlamlaştırma
  • mahal: yer, mekân, mevki, cay
  • nida: seslenme, çağırma, bağırma
  • telaffuz: bir harfi ses özelliklerini, bir kelimeyi hecelerin uzunluk ve kısalığını, kalınlık ve inceliğini, vurgu özelliklerini belirterek söyleme, söyleyiş, söyleniş

آخری حركه‌لی فعللردن صڭره‌ گلان آ حرفندن أول برده‌ (يا) گتوريلور. نته‌كم ديديگم چيقدی يا, فلان افندی گلدی يه‌ دينلور كه‌ تحقيق ديديگم چيقدی و فلان گلدی ديمك اولور.

Ahiri harekeli fiillerden sonra gelen A harfinde evvel birde Ya getürilür. Nitekim didiğim çıktı ya, falan efendi geldi ya dinilür ki tahkik didiğim çıktı ve falan geldi dimek olur.

(ايشته‌) ادات تنبيهدر. يعنی مخاطبڭ نظر دقتنی جلب ايچون قوللانيلور. ايشته‌ شوڭا باق ايشته‌ درسه‌ بويله‌ چالشملی گبی.

(işte) edat-ı tenbihtir. Yani muhatabın nazar-ı dikkatini celb içün kullanılur. İşte şuna bak işte derse böyle çalışmalı gibi.

(ها) دخی ادات تنبيهدر. نته‌كم ها دڭله‌ بن سڭا بو مسئله‌يی اڭلاده‌يم دينلور.

(ha) dahi edat-ı tenbihtir. Nitekim ha dinle ben sana bu meseleyi anladayım dinilür.

(هله‌) دخی تنبيه ايچون قوللانيلور. هله‌ شوڭا باق گبی. و اكثريا مظفريت مقامنده‌ گلور. هله‌ درسمی بلله‌دم و هله‌ ديديگمی ياپدم گبی. و بعضاً خصوصا مقامنده‌ قوللانيلور. نته‌كم درسعدتڭ هله‌ بوغاز ايچنڭ هواسی نه‌ لطيفدر دينلور.

(hele) dahi tembih içün kullanılur. Hele şuna bak gibi. Ve ekseriya muzafferiyet makamında gelür. Hele dersimi belledim ve hele didiğimi yaptım gibi. Ve bazen hususa makamında kullanılur. Nitekim dersaadetin hele boğaz içinin havası ne latiftir dinilür.

(هايدی) استعجال ايچوندر. هايدی مكتبه‌ گيده‌لم دينلديگی گبی.

(haydi) istical içündür. Haydi mektebe gidelim dinildiği gibi.

  • tahkik: bir şeyin ne olduğunu, doğru olup olmadığını anlamak için yapılan araştırma, soruşturma, bir şeyin doğru olduğunu ortaya çıkarma, hakîkatini anlayıp bilme
  • muzaffer: harpte zafer kazanmış, bir mücâdelede başarı, üstünlük elde etmiş, gālip
  • muzafferiyet: Zafer kazanma, üstün gelme, gālip ve muzaffer olma hali
  • nazar: bakış, bakma, göz atma
  • dikkat: düşünceyi bir nokta üzerinde toplama, bir şey üzerinde düşüncesini toplayarak durma
  • celb: kendine doğru çekme
  • tenbih: ikaz, emir, buyruk, bir şeyin yapılıp yapılmamasını, şöyle veya böyle yapılmasını söyleme ve bunu üzerinde durarak hatırlatma
  • istical: acele etme, sabırsızlanma
  • hususa: bilhassa, hasseten

Kavaid-i Türkiye

تمت الرساله‌

Temmet El-Risale

درسعادت

Dersaadet

مطبعهٔ عثمانيه‌ده‌ تبع اولنمشدر

Matbaa-ı Osmaniyede Tab’ Olunmuştur

سنه‌ ١٣٠٧

Sene 1307

  • temmet: “Bitti, tamam oldu” manasında kitapların ve yazıların sonuna yazılan kelime
  • dersaadet: “Saâdet kapısı” manasına gelen kelime Osmanlı devrinde İstanbul için kullanılmıştır
  • matbaa: kitab, gazete, ceride, risale ilh. imal edildiği yer
  • tab’: kitab, gazete, ceride, risale ilh. imali, bir kitabın her defaki imali