مكتب عصر
Mekteb-i Asr
( اعدادی قسمی )
( ترتيب جديد )
( îdâdi kısmı )
( tertîb-i cedit )
اثر
ابن الكامل : محمد عبد الرحمن
Eser
ibnü'l-Kâmil: Mehmed Abdurrahman
معارف نظارت جليلهسنڭ رخصتيله طبع اۏاۆنمشدر
درسعادت
Maârif Nezâret-i Celîlesi'nin ruhsatıyla tabʿ olunmuştur
Dersaâdet
(قصبار مطبعهسی) باب عالی جادهسنده نۆمرۏ ٢٥
( Kasbar Matbaası ) Bâb-ı Âlî caddesinde numero 25
صاحب و ناشری :
عصر كتبخانهسی صاحبی كرقۏر
Sâhip ve nâşiri:
Asır Kütüphânesi sâhibi Kirkor
١٣٠٩
1309
دادر اكرمم علی نهاد بػ افندیيه تقدمهدر .
٧ أيلۉل ١٣٠٧
درسعادت رژی نظارت عموميهسی دردنجی شعبهسی خلفاسندن
ابن الكامل: محمد عبدالرحمن
Dâder-i ekremim Alî Nihâd Beğefendi'ye takdimedir.
7 Eylül 1307
Dersaâdet Reji Nezâret-i Umûmiyyesi dördüncü şûbesi hulefâsından
İbnü'l-Kâmil: Mehmed Abdurrahman
Mukaddeme
Birinci Ders
بلاغت - كلمه و كلامڭ فصاحتيله برابر ، مقتضای حاله توفيقاً سۊيلهيۉب يازمغه بلاغت تعبير اۏلۆنۆر . مقتضای حالدن مراد ، متكلم مرامنی - مقامه ، مخاطبه ، موضوع بحثه ياقيشان اساليب و الفاظ و تعبيرات ايله ادايه رعايت ايتمهسيدر .
Belâgat - kelime ve kelâmın fesâhatile beraber, muktezâ-yı hâle tevfîkan söyleyüb yazmağa belâgat tâbir olunur. muktezâ-yı hâlden murâd, mütekellim merâmını - makāma, muhâtaba, mevzûubahis yakışan esâlib ve elfâz ve tâbirat ile edâya riayet itmesidir.
فصاحت - فصاحتده مقتضای حاله رعايت شرط اۏلمايۆب ، يالڭز مأنوس و لسانه ثقلت ويرمهين كلمات منقحه ايله افادهٔ مرام ايتمكدر .
Fesâhat - fesâhatte muktezâ-yı hâle riayet şart olmayub, yalnız me’nûs ve lisâna sıklet virmeyen kelimât-ı münakkaha ile ifâde-i merâm itmektir.
فصاحت - كلمه ، كلامده ، متكلمده اۏلۆر .
Fesâhat - kelime, kelâmda, mütekellimde olur.
1 - Kelimede Fesâhat
١
كلمهده فصاحت
كلمهده فصاحت - كلمهنڭ تنافر حرۆف ، غرابت ، قياسه مخالفتدن عارض اۏلماسيدر .
Kelimede fesâhat - kelimenin tenâfür-i hurûf, garâbet, kıyâsa muhâlefetten ârız olmasıdır.
تنافر حرۆف - كلمه تلفظ اۏلۆنۆركن ، حاوی اۏلديغی حرفلر بربرلريله امتزاج ايدهمهيهرك ، لسانه ثقلت عارض اۏلماسيدر .
Tenâfür-i hurûf - kelime telaffuz olunurken, hâvi olduğu harfler birbirleriyle imtizâç idemeyerek, lisâna sıklet ârız olmasıdır.
تنافر حرۆف ايله معلل اۏلان كلمهلر ايسه لسانه بعضيلری آز بعضيلری چۏق ثقلت ويرير .
Tenâfür-i hurûf ile muallel olan kelimeler ise lisâna bâzıları az bâzıları çok sıklet virir.
آز ثقلت ويرهنه مثال : طاتسز ، صاچسز گبی .
چۏق ثقلت ويرهنه مثال : صۆچسز گبی .
تنافر حرۆف ايله معلل بر طاقم كلمهلرده واردر كه - ناطقنڭ لسانی نه قدر دۉزگۉن اۏلۆرسه اۏلسۆن ، ينه سلامتله تلفظه مقتدر اۏلاماز .
مثال : « كوسمثمشز » گبی .
حاصلی - بر كلمهده تنافرڭ وجود و عدم وجودينڭ و درجاتنڭ تعيينی ايچۉن بهمهحال اصحاب سليقهنڭ لسانلری ميزان اتخاذ اۏلۆنمق ايجاب ايدهر .
Az sıklet virene misâl: tatsız, saçsız gibi.
Çok sıklet virene misâl: suçsuz gibi.
Tenâfür-i hurûf ile muallel bir takım kelimelerde vardır ki - nâtıkının lisânı ne kadar düzgün olursa olsun, yine selâmetle telaffuza muktedir olamaz.
Misâl: « kösmesmişiz » gibi.
Hâsılı - bir kelimede tenâfürün vücut ve adem-i vücudunun ve derecâtının tayini içün be-heme-hâl ashâb-ı selîkanın lisânları mîzan ittihaz olunmak îcâp ider.
İkinci Ders
غرابت - استعمالی مأنوس اۏلمايان كلمهدر .
مثال : « همواره مداد عنبرين هنر و معرفتلری طرازندهٔ صحائفه قدر منزلت و خامهٔ مشكين جامۀ علم و كماللری زيور « مهارق » مجد و منقبت اۏلهرق ... الخ »
مرحوم عاكف پاشا
ميزان البلاغه - عبدالرحمن ثريا
فقرهسنده بردنبره گۊزه چارپان « مهارق » كلمهسی گبی .
Garâbet - istîmali me’nûs olmayan kelimedir.
Misâl: « hemvâre midad-ı anberin hüner-ü mârifetleri tırâzende-i sahâife kadar menzilet ve hâme-i müşkin câme-i ilim ve kemâlleri zîver « mahârık » mecd ve menkabet olarak... ilh. »
Merhûm Âkif Paşa
Mizanü'l-belâga - Abdurrahman Süreyyâ
Fıkrasında birdenbire göze çarpan « mahârık » kelimesi gibi.
بعض كره ده كلمهلرڭ نابمحل استعمال اۏلۆنمالری سببيله ، كنديلرنده بر غرابت حاصل اۏلۆر كه - بۆڭا ده « غرابت عارضی » نامی ويريلير .
بۆ مثالدهكی « مجد و منقبت » كلمهلرينڭ نابمحل استعمال اۏلۆنمالری گبی .
Baʿz kere de kelimelerin nâ-be-mahal istîmal olunmaları sebebiyle, kendilerinde bir garâbet hasıl olur ki - buna de « garâbet-i ârızî » nâmı virilir.
Bu misâldeki « mecd ve menkabet » kelimelerinin nâ-be-mahal istîmal olunmaları gibi.
قياسه مخالفت - بر كلمهنڭ قاعدهٔ لسانه مخالف اۏلارق استعماليدر .
مثال : « كيمينه آغلا ديمشلر كيمينه گُل »
مصراعنده « كيمينه كلمهسنڭ ضرورت وزن ايچۉن ، اصلنه مخالف اۏلارق استعمالی گبی .
كذا : « چفتلكلر » يرنده « چفتلكات » ، « برالشام » يرنده « برية الشام » دنيلمهسی دخی قياسه مخالفتدر .
Kıyâsa muhâlefet - bir kelimenin kāide-i lisâna muhâlif olarak istîmalidir.
Misâl: « kimine ağla dimişler kimine gül »
Mısrâında « kimine kelimesinin zarûret-i vezin içün, aslına muhâlif olarak istîmali gibi.
Keza: « çiftlikler » yerinde « çiftlikat », « berru'ş-şâm » yerinde « beriyyetu'ş-şâm » denilmesi dahi kıyâsa muhâlefettir.
Üçüncü Ders
٢
كلامده فصاحت
2
Kelâmda Fesâhat
كلامده فصاحت - كلمهنڭ فصاحتيله برابر ، كلامڭ تنافر كلمات ، تتابع اضافات ، كثرت تكرار ، ضعف تأليف و تعقيددن سالم اۏلماسيدر .
Kelâmda fesâhat - kelimenin fesâhatile beraber, kelâmın tenâfür-i kelimât, tetâbu-i izâfat, kesret-i tekrar, zaʿf-ı teʾlif ve te’kîdden sâlim olmasıdır.
تنافر كلمات - اثنای تلفظده كلمهلرڭ اصواتی بربريله امتزاج ايدهمهيهرك لسانه ثقلت ارض اۏلمقدر . تنافر كلمات دخی تنافر حرۆف گبی ، لسانه درجات متفاوتهده ثقلت ويرير . امثله :
Tenâfür-i kelimât - esnâ-yı telaffuzda kelimelerin asvatı birbiriyle imtizâç idemeyerek lisâna sıklet arz olmaqtır. Tenâfür-i kelimât dahi tenâfür-i hurûf gibi, lisâna derecât-ı mütefâvitede sıklet virir. emsile:
قل قرق يارلمش قل خيال
احوالمی عرض ايتمهده ياره قيلی قرق يار
كيميا اۏلماز اوَّل اۏلمازسه اتم
kıl kırk yarılmış kıl hayal
ahvâlimi arz itmede yâre kılı kırk yar
kimyâ olmaz evvel olmazsa etem
مصراعلرنده اۏلديغی گبی .
mısrâılarında olduğu gibi.
تتابع اضافات - بر جملهده بر قاچ اضافتڭ بربرينی متعاقباً ولی ايتمهسيدر .
مثال : « آنڭ قۏناغنڭ سۉسنڭ لطافتنڭ درجهسنی بندن صۏرمه »
فقرهسنده بربرينی تعقيب ايدن بر سۉرۉ اضافتلر ، كلامڭ فصاحتنی اخلال ايتمشدر .
tetâbu-i izâfat - bir cümlede bir kaç izâfetin birbirini müteakiben velî itmesidir.
misâl: « anın konağının süsünün letâfetinin derecesini benden sorma »
fıkrasında birbirini takip iden bir sürü izâfetler, kelâmın fesâhatini ihlâl itmiştir.
تتابع اضافاتڭ مخل فصاحت اۏلديغی گبی - يالڭز بر جنسدن اۏلان حرۆف اضافهنڭ تكرری دخی مخل فصاحتدر .
مثال : اۏ ده ياتاقده راحتده اۆيۆمقده ايكن بردنبره ... الخ فقرهسندهكی ( ده ) لرڭ تكرری ، طرز افادهيه بۉيۉك بر هجنت و ركاكت ويرۉب بۆ كلامده فصاحتڭ اثری بيله قالمامشدر .
فقط بۆ طرز افادهيی : اۏ ده راحت راحت ياتاقده اۆيۆيۏركن بردنبره ... الخ - طرزينه افراغ ايلهديػمز گبی ، كلام بردنبره فصاحتڭ كسوهٔ استغنا فروشنه بۉرۉنۉر .
Tetâbu-i izâfatın muhil fesâhat olduğu gibi - yalnız bir cinsten olan hurûf-ı izâfenin tekerrürü dahi muhil-i fesâhattır.
Misâl: o de yatakta râhatta uyumakta iken birdenbire... ilh. fıkrasındaki ( de ) lerin tekerrürü, tarz-ı ifâdeye büyük bir hücnet ve rekâket virüb bu kelâmda fesâhatın eseri bile kalmamıştır.
Fakat bu tarz ifâdeyi: o de rahat rahat yatakta uyuyorken birdenbire... ilh. - tarzına ifrâğ eylediğimiz gibi, kelâm birdenbire fesâhatın kisve-i istiğnâ-füruşuna bürünür.
Dördüncü Ders
كثرت تكرار - بر لفظڭ بر فقرهده بلاسبب تكرريدر .
مثال :
Kesret-i tekrar - bir lafzın bir fıkrada bilâsebep tekerrürüdür.
Misâl:
قامت جانانه عرعر سۊيليان شاعر عجب ،
گۊرمهمشمی عرعرڭ هر جانبی خار اۏلديغن ؟
kāmet cânana ar’ar söylüyan şâir acep,
görmemiş mi ar’arın her cânibi hâr olduğun ?
بيتنده « عرعر » كلمهسنڭ تكرری ، كلامڭ فصاحتنی اخلال ايتمشدر .
فقط بۆ تكرار تلذذدن ياخۆد فكره شدت ويرمك گبی بر نكتهيه مستند اۏلۆرسه مستحسندر .
تلذذه مثال :
Beytinde « ar’ar » kelimesinin tekerrürü, kelâmın fesâhatini ihlâl itmiştir.
Fakat bu tekrar telezzüzden yahud fikre şiddet virmek gibi bir nükteye müstenit olursa müstahsendir.
Telezzüze misâl:
رسمی ده بر ملك قياس اۏلۆنۆر ،
رسمی ده جانلی ، رسمی ده پرنۆر !
عبدالحق حامد
resmi de bir melek kıyas olunur,
resmi de canlı, resmi de pür-nûr !
Abdülhak Hâmid
فكره شدت ويرهنه مثال :
Fikre şiddet virene misâl:
دل آتش ، ديده آتش ، سينه آتش ، رۆی يار آتش !
گُل آتش ، بلبل آتش ، گُلشن آتش ، جۆيبار آتش !
رها بۆلمق نه ممكن سۆزش محنتدن عشاقه ،
فراق آتش ، وصال آتش ، بلای انتظار آتش !
رأفت
dil ateş, dîde ateş, sîne ateş, rûy-i yâr ateş !
gül ateş, bülbül ateş, gülşen ateş, cûybâr ateş !
rehâ bulmak ne mümkün sûziş-i mihnetten uşşâka,
firâk ateş, visâl ateş, belâ-yı intizâr ateş !
Reʾfet
كذا :
Keza:
گُل آغلار ، بلبل آغلار ، ژاله آغلار ، گُلستان آغلار .
فاضل بػ
gül ağlar, bülbül ağlar, jale ağlar, gülistan ağlar.
Fâzıl Beğ
اعتماد ايتمز ايسهڭ اۆر محك تجربهيه ،
ايشته لوح ، ايشته قلم ، ايشته كتب ، ايشته فحول .
حامئ آمدی
îtimat itmez isen ur mehekk-i tecrübeye,
işte levh, işte kalem, işte kütüp, işte fuhûl.
Hâmî-i Âmidî
مثاللرنده اۏلديغی گبی .
misâllerinde olduğu gibi.
Beşinci Ders
ضعف تأليف - كلامڭ قواعد نحويهيه عدم رعايتله تركيب اۏلۆنماسيدر .
مثال : استقبالنی تأمين ايتمك ايستهين ، طۆتديغی مسلػی تعقيب ايدهر ؛ دنيلهجك يرده : طۆتديغی مسلػی ايستهين تأمين ايتمك استقبالی تعقيب ايدهر ؛ دنيلمش اۏلسه ضعف تأليف حاصل اۏلۆر .
ضعف تأليفه اكثريا اصطلاحات فنيهده پك چۏق تصادف اۏلۆنۆر .
مثلا : « شكل ذوالاضلاع الكثيره » دنيلهجك يرده « شكل ذو كثير الاضلاع » دنيلديػی گبی .
حاصلی - بۆ ايكی مثالدنده آڭلاشيلديغی اۉزره ، قواعد نحويه اقتضاسنجه تقديمی لازمگلن كلمهنڭ تأخير ، تأخيری لازمگلن كلمهنڭ تقديم ايدلمهسندن ضعف تأليف حاصل اۏلۆر .
Zaʿf-ı teʾlif - kelâmın qavaʿid nahviyeye adem-i riâyetle terkip olunmasıdır.
Misâl: istikbâlini te’mîn itmek isteyen, tuttuğu mesleği takip ider ; denilecek yerde: tuttuğu mesleği isteyen te’mîn itmek istikbâli takip ider ; denilmiş olsa zaʿf-ı teʾlif hasıl olur.
Zaʿf teʾlife ekseriya ıstılâhât-ı fenniyede pek çok tesâdüf olunur.
Mesela: « şekl-i zûl-adlâ'-i kesîre » denilecek yerde « şekl-i zû-kesîrü’l-adlâ » denildiği gibi.
Hâsılı - bu iki misâlden de aŋlaşıldığı üzere, qavaʿid-i nahviye iktizâsınca takdimi lâzım-gelen kelimenin te’hir, te’hiri lâzım-gelen kelimenin takdim idilmesinde zaʿf-ı teʾlif hasıl olur.
تعقيد - ايكی قسمدر : برنجيسی تعقيد لفظيدر كه - ضعف تأليف سببيله كلامڭ معنای مراده دلالتی واضح اۏلمامقدر .
مثال :
Teʿkîd - iki kısımdır: birincisi te’kîd lafzıdır ki - zaʿf-ı teʾlif sebebiyle kelâmın maʿnâ-yı murada delâleti vâzıh olmamaktır.
Misâl:
بۆ باغچه مستزاد مصراع آزادئ بيتڭ ،
نجه مصراع كه زيب افزای صدديوان بی همتا .
پرتو
bu bağçe müstezâd mısrâ âzâdî-i beytin,
nice mısrâ ki zîb-efzâ-yı sad-dîvan-ı bi-hemtâ.
Pertev
بيتيله
beytiyle
سُرمهدن سۉر ، سُرمه سۉرمه گۊزلر أی قاشی هلال ،
مردم دل گِريه خيزی عين طاقتدر بڭا .
sürmeden sür, sürme sürme gözler ey kaşı hilâl,
merdüm-i dil girye-hizi ayn-ı tâkattır bana.
بيتنده اۏلديغی گبی .
ايكنجيسی تعقيد معنويدر كه - معنای مرادڭ ذهنه انتقالده صعوبت اۏلمقدر .
مثال :
beytinde olduğu gibi.
ikincisi te’kîd-i mânevîdir ki - maʿnâ-yı muradın zihne intikalde su’ubet olmaqtır.
misâl:
سبو وش همنشينڭ جام وش هم صحبتڭ كيمدر ؟
sebû-veş hem-nişînin cam-veş hem-sohbetin kimdir ?
مصراعنده اۏلديغی گبی .
mısrâında olduğu gibi.
٣
متكلمده فصاحت
3
Mütekellimde Fesâhat
متكلمده فصاحت - بر ملكهدر كه - متكلم ، آنڭله كلام فصيحڭ ايرادينه مقتدر اۏلۆر .
Mütekellimde fesâhat - bir melekedir ki - mütekellim, anınla kelâm-ı fasihin îrâdına muktedir olur.
Altıncı Ders
بلاغت
Belâgat
بلاغت - كلام ايله متكلمده اۏلۆر .
Belâgat - kelâm ile mütekellimde olur.
١ - كلامده بلاغت
1 - kelâmda belâgat
كلامده بلاغت كلامڭ فصيح اۏلماسيله برابر معنای مراده دلالتی واضح ، اۏلۆب مقتضای حاله مطابق اۏلمقدر .
مثال :
kelâmda belâgat kelâmın fasih olmasıyla beraber maʿnâ-yı murada delâleti vâzıh, olub muktezâ-yı hâle mutâbık olmaqtır.
misâl:
سورم بعضی بن شب تاری ؛
ويريرم صبح نوبهاری آڭا .
دۉش نازنده زلف زرتاری
گۊرۉنۉر يارمڭ خيالی بڭا :
يتشۉب حال اضطرابمده ،
يۉزيمه نۆر حسننی سرپر ؛
سانيرم بر پرئ زرين پر
طۏلاشير كلبهٔ خرابمده .
- عبدالحق حامد
severim bâzı ben şeb-i târı ;
viririm subh-ı nevbahârı ana.
düş-i nâzende zülf-i zertârî
görünür yârimin hayâli bana:
yetişüb hal-ı ıztırabımda,
yüzüme nur-ı hüsnünü serper ;
sanırım bir perî-yi zerrin-per
dolaşır külbe-i harâbımda.
- Abdülhak Hâmid
بيتلرنده اۏلديغی گبی .
beytlerinde olduğu gibi.
٢ - متكلمده بلاغت
2 - mütekellimde belâgat
متكلمده بلاغت - بر ملكهدر كه - متكلم ، آنڭله كلام بليغڭ ايرادينه مقتدر اۏلۆر .
mütekellimde belâgat - bir melekedir ki - mütekellim, anınla kelâm-ı beliğin îrâdına muktedir olur.
Yedinci Ders
الفاظڭ معنايه دلالتی
Elfâzıŋ Maʿnâya Delâleti
بر لفظڭ معنايه دلالتی يا وضعؽ و ياخۆد طبيعؽدر .
طبيعؽ : قهقهه ، اۊكسۉرۉك گبی .
وضعؽ اۉچ صۆرتله اۏلۆر : تطابقی ، تضمنی ، التزامی .
١ تطابقی - لفظ معنای موضۆعنه تماميله دلالت ايدهر . استانبۆل ، انسان ، باغچه گبی .
٢ تضمنی - لفظ ، معنای موضۆعنڭ جزئنه دلالت ايدهر . باغچهنڭ يالڭز « ترابه » دلاتی گبی .
٣ التزامی - لفظ معنای موضۆعنڭ لوازمنه دلالت ايدهر . انسانڭ « عقله » ؛ آرسلانڭ « شجاعته » دلالتی گبی .
Bir lafzın maʿnâya delâleti ya vazʿî ve yahud tabiʿîdir.
Tabiʿî: kahkaha, öksürük gibi.
Vazʿî üç sûretle olur: tetâbukî, tazammunî, iltizâmî.
-
Tetâbukî - lafız maʿnâ-ı mevzûʿna tamâmıyle delalet ider. İstanbul, insan, bağçe gibi.
-
Tazammunî - lafız, maʿnâ-ı mevzûʿnuŋ cüzüne delalet ider. bağçenin yalnız « türâba » delaleti gibi.
-
İltizâmî - lafız maʿnâ-ı mevzûʿnuŋ levâzımına delalet ider. insânıŋ « aqla » ; arslanıŋ « şecâate » delâleti gibi.
الفاظڭ انواعی
Elfâzıŋ Envâî
الفاظ درت قسمدر : متباينه ، متَّفقه ، مترادفه ، متجانسه .
١ الفاظ متباينه - هر بری بر معنايه دلالت ايدن لفظلردر . شمس ، سما گبی .
٢ الفاظ متَّفقه - هر برندن بر قاچ معنا آڭلاشيلان لفظلردر .
مثلا بيت گبی كه بۆندن خانه معناسی آڭلاشلديغی گبی ايكی مصراعدن مركب شعرڭ اسمی دخی آڭلاشيلير .
كذا : آفت ، چرخ ، بۏغاز كلمهلری دخی بۆ قبيلدندر .
الفاظ مترادفه - بر معنايه شمۆلی اۏلان الفاظ متعددهدر .
مثال : فوت ، موت - انسان ، آدم ، بشر گبی . [ * ]
الفاظ متجانسه - شكلاً مشابه ، معنا يكديػرينه مباين اۏلان لفظلردر : اعلام ، اعلام؛ مفرط ، مُفرط گبی .
Elfâz dört kısımdır: mütebâyine, müttefika, müterâdife, mütecânise.
-
Elfâz-ı mütebâyine - her biri bir maʿnâya delalet iden lafızlardır. şems, semâ gibi.
-
Elfâz-ı müttefika - her birinden bir kaç maʿnâ aŋlaşılan lafızlardır.
mesela beyt gibi ki bundan hâne maʿnâsı aŋlaşıldığı gibi iki mısrâdan mürekkep şiiriŋ ismi dahi aŋlaşılır.
keza: âfet, çarh, boğaz kelimeleri dahi bu kabildendir. -
Elfâz-ı müterâdife - bir maʿnâya şümûlü olan elfâz-ı müteaddidedir.
misâl: fevt, mevt - insan, âdem, beşer gibi. [ * ] -
Elfâz-ı mütecânise - şeklen müşâbih, maʿnâ yekdiğerine mübâyin olan lafızlardır: iʿlâm, iʿlâm ; mefret, müfrit gibi.
Sekizinci Ders
تتمهٔ مقدمه
Tetimme-i Mukaddeme
بۆرايه قدر فصاحت ايله بلاغتڭ بر ده كلمه و كلام ايله معانی آراسندهكی مناسباتڭ و الفاظڭ انواعی مختصراً بيان اۏلۆندی .
بۆندن صۏڭرا ، ( علم بلاغتڭ ) - كلام بليغڭ مقتضای حاله توفيقنه ؛ افادهنڭ صۆرت اداسنه؛ الفاظڭ لفظی معنوی محسناتنه تعلق ايدن قواعدی بيان اۏلۆنهجقدر .
بۆ تعريفدن آكلاشيلديغی اۉزره علم بلاغت اۉچ بۉيۉك قسمه آيريلير كه - برنجيسنه « علم معانی » ايكنجيسنه « علم بيان » اۉچنجينه « علم بديع » تسميه اۏلۆنۆر .
Buraya kadar fesâhat ile belâgatıŋ bir de kelime ve kelâm ile maânî arasındaki münâsebâtıŋ ve elfâzıŋ envâî muhtasaran beyan olundu.
Bundan sonra, ( ilm-i belâgatıŋ ) - kelâm-ı beliğin muktezâ-yı hâle tevfikine ; ifâdeniŋ sûret-i edâsına ; elfâzıŋ lafzı mânevî muhassenâtına taalluk iden kavâidi beyan olunacaktır.
Bu târiften anlaşıldığı üzere ilm-i belâgat üç büyük kısma ayrılır ki - birincisine « ilm-i maânî » ikincisine « ilm-i beyan » üçüncüsüne « ilm-i bedîʿ » tesmiye olunur.
[ * ] اصوليوندن بعضلری بر لسانده الفاظ مترادفهنڭ وجۆدينی كلياً انكار ايدرك انسان ايله بشر گبی مترادف ظن اۏلنانلرڭ صفتجه متباين اۏلدقلرينه ذاهب اۏليۏرلر . بعضلری يالڭز اصطلاحات قانۆنيهده الفاظ مترادفهنڭ عدم وجۆدينی التزام ايديۏرلر .
عبدالرحمن ثريا
[ * ] Usûliyundan bâzıları bir lisanda elfâz-ı müterâdifeniŋ vücûdunu külliyen inkâr iderek insan ile beşer gibi müterâdif zan olunanlarıŋ sıfatça mütebâyin olduklarına zâhip oluyorlar. Bâzıları yalnız ıstılâhât-ı kānûniyede elfâz-ı müterâdifeniŋ adem-i vücûdunu iltizam idiyorlar.
Abdulrahman Süreyyâ
Dokuzuncu Ders
علم معانی
İlm-i Maânî
علم معانی - كلامڭ مقتضای حاله مطابقتنی بيلديرن احوالدن بحث ايدهر .
علم معانی يدی فصلدن مركب اۏلۆب ، برنجيسی كلام ؛ ايكنجيسی مُسند اليه ؛ اۉچنجيسی مُسند ؛ دردنجيسی متممات كلام ؛ بشنجيسی قصر ؛ آلتنجيسی ادوات عطفيه ، وصل ، فصل ؛ يدنجيسی مساوات ، ايجاز ، اطنابدر .
İlm-i maânî - kelâmın muktezâ-yı hâle mutâbakatını bildiren ahvâlden bahis ider.
İlm-i maânî yedi fasıldan mürekkep olub, birincisi kelâm ; ikincisi müsnedün-ileyh ; üçüncüsü müsnet ; dördüncüsü mütemmimât-ı kelâm ; beşincisi kasır ; altıncısı edevat-ı atfiye, vasıl, fasıl ; yedincisi müsâvât, îcaz, ıtnâptır.
Fasl-ı Evvel - Kelâm
فصل اوَّل
كلام
كلام - بر نسبت تامّهيه دلالت ايدن جملهدر كه - خارجه تعلق و عدم تعلقنه بناءً ، كلام اخباری و كلام انشائی ناملريله ايكی قسمه آيريلير .
Kelâm - bir nisbet-i tâmmeye delalet iden cümledir ki - hârice taalluk ve adem-i taallukuna binâen, kelâm-ı ihbârî ve kelâm-ı inşâî nâmlarıyla iki kısma ayrılır.
١ - كلام اخباری
1 - Kelâm-ı İhbârî
كلام اخباری - نسبت ثبوتيه و يا نسبت سلبيه ايله خارجه نسبتی اۏلۆب ، اۉچ زمانڭ بريله مقيد اۏلان كلامدر . بۆڭا جملهٔ خبريه دخی اطلاق اۏلۆنۆر .
مثال : فلانجه عاقل دػل ايدی ؛ گبی .
Kelâm-ı ihbârî - nisbet-i sübûtiye ve ya nisbet-i selbiye ile hârice nispeti olub, üç zamânıŋ biriyle mukayyet olan kelâmdır. buna cümle-i haberiye dahi ıtlâk olunur.
Misâl: falanca âqıl değil idi ; gibi.
مخبرڭ بر حكمی خبر ويرمهسی ، ايكی مقصده مبنيدر . اػر مخبر ، مخاطبڭ مجهۆلی اۏلان حكمی خبر ويريرسه « فائدهٔ خبر » و اػر مخاطبڭ معلۆمی اۏلان حكمه ، مخبر كندی وقۆفنی آڭلاتمق ايسترسه « لازم فائدهٔ خبر » اطلاق اۏلۆنۆر .
فائدهٔ خبره مثال دۉنكی گۉن ساقزده حركت آرض وقۆع بۆلمش .
لازم فائدهٔ خبره مثال : يڭی بر كتاب نشر اتمشسڭز ، تبريك ايدهرم؛ گبی .
بۆ ايكی طرز اخبارڭ گرك تعريفلرندن و گرك مثاللرندن آڭلاشيلديغی اۉزره هر نهرهده فائدهٔ خبر بۆلۆنۆرسه ، اۏراده لازم فائدهٔ خبر دخی موجۆد ، اۏلۆب فقط لازم فائدهٔ خبرڭ بۆلۆنديغی يرده ، فائدهٔ خبر بۆلۆنماز .
Muhâbiriŋ bir hükmü haber virmesi, iki maksada mebnîdir. eğer muhâbir, muhatabın meçhulu olan hükmü haber virirse « fâide-i haber » ve eğer muhatabın maʿlûmu olan hükme, muhâbir kendi vukūfunu anlatmak isterse « lâzım fâide-i haber » ıtlâk olunur.
Fâide-i habere misâl dünkü gün Sakız'da hareket-i arz vukū bulmuş.
Lâzım fâide-i habere misâl: yeni bir kitab neşr etmişsiŋiz, tebrik iderim ; gibi.
Bu iki tarz ihbârıŋ gerek târiflerinden ve gerek misâllerinden anlaşıldığı üzere her nerede fâide-i haber bulunursa, orada lâzım fâide-i haber dahi mevcût, olub fakat lâzım fâide-i haberiŋ bulunduğu yerde, fâide-i haber bulunmaz.
Onuncu Ders
مخبرڭ اعتقاد مخاطبه گۊره ويرهحػی خبرلر ، درت حال اۉزره جريان ايدهر كه - برنجيسنه خبر ابتدائى ، ايكنجيسنه خبر طلبؽ ، اۉچنجيسنه خبر انكارؽ ، دردنجيسنه خبر اصرارؽ تعبير اۏلۆنۆر .
١ خبر ابتدائؽ - مخبرڭ ويرهحػی ، خبرده ، مخاطبڭ ذهنی شبههدن خالی بۆلۆنۆر .
مثلا : پۏستهنڭ ورۆدی انتظارنده بۆلۆنان بر كيمسهيه « پۏسته گلدی » دنيلمهسی گبی
٢ خبر طلبؽ - مخبرڭ ويرهجػی خبرده ، مخاطبڭ ذهنی شبههلی بۆلۆنۆر .
مثلا : پۏستهنڭ شدتلی بر فۆرطنهيه طۆتۆلۆبده ، يوم معيَّننده گلهمديػندن انتظارنده بۆلۆنان بر كيمسهنڭ ذهننه بر چۏق
شبههلر عارض اۏلاجغندن ورۆدی آننده - مخبر كنديسنه « پۏسته گلدی » طرزنده خبر ويرمهسی جائز ايسه ده « صحيحاً پۏسته
گلدی » گبی الفاظ تأكيديهدن بريله خبر ويرمهسی مستحسندر .
Muhâbiriŋ iʿtikād-ı muhâtaba göre vireceği haberler, dört hal üzere cereyan ider ki - birincisine haber-i iptidâî, ikincisine haber-i talebî, üçüncüsüne haber-i inkârî, dördüncüsüne haber-i ısrârî tâbir olunur.
-
Haber-i iptidâî - muhâbiriŋ vireceği, haberde, muhatabın zihni şüpheden hâlî bulunur.
Mesela: postanıŋ vürûdu intizârında bulunan bir kimseye « posta geldi » denilmesi gibi . -
Haber-i talebî - muhâbiriŋ vireceği haberde, muhatabın zihni şüpheli bulunur.
Mesela: postanıŋ şiddetli bir furtunaya tutulubda, yevm-i muayyeninde gelemediğinden intizârında bulunan bir kimseniŋ zihnine bir çok şüpheler ârız olacağından vürûdu anında - muhâbir kendisine « posta geldi » tarzında haber virmesi caiz ise de « sahîhan posta geldi » gibi elfâz teʿkîdiyeden biriyle haber virmesi müstahsendir.
٣ خبر انكارؽ - مخبرڭ ويرهجػی خبر اۉزرينه ، مخاطبده علائم انكار حس اۏلۆنۆر . مثلا : پۏستهنڭ فۆرطنهيه طۆتلماسندن ، انتظارنده بۆلۆنان كيمسهنڭ بر تهلكهيه اۆغراديغنی ظن ايتديػی ، حالده مخبر بهمهحال الفاظ تأكيديهدن بريله شۆ طرزده خبر ويرمهسی لازمدر : « سزه جداً خبر ويريۏرم كه - پۏسته سالماً گلدی » گبی .
٤ خبر اصرارؽ - مخبرڭ ويرهجػی خبر اۉزرينه ، مخاطبده انكار و اصرار حس اۏلۆنۆر . مثلا : پۏستهنڭ باتديغنی ادعا ايدن كيمسهيه ورۆدی « بالله پۏسته گلدی » صۆرتنده قَسَم ايله خبر ويرلمك لازم گلير . بۆ درت طرزه عدم رعايتله ويريلن خبرلر ، مقتضای حاله مطابق اۏلاميهجقلرندن ، بليغ عد اۏلۆنهمازلر .
-
Haber-i inkârî - muhâbiriŋ vireceği haber üzerine, muhâtapta alâim-i inkâr his olunur.
Mesela: postanıŋ furtunaya tutulmasından, intizârında bulunan kimseniŋ bir tehlikeye uğradığını zan ettiği, halde muhâbir be-heme-hâl elfâz teʿkîdiyeden biriyle şu tarzda haber virmesi lâzımdır: « size cidden haber viriyorum ki - posta sâlimen geldi » gibi. -
Haber-i ısrârî - muhâbiriŋ vireceği haber üzerine, muhâtapta inkâr-u ısrâr his olunur.
Mesela: postanıŋ battığını iddia iden kimseye vürûdu « billâh posta geldi » sûretinde kasem ile haber virilmek lâzım gelir. bu dört tarza adem-i riâyetle virilen haberler, muktezâ-yı hâle mutâbık olamıyacaklarından, beliğ ad olunamazlar.
On Birinci Ders
كلام انشائؽ
Kelâm-ı İnşâî
كلام انشائؽ - نفس الامره مطابق اۏلۆب، خارجه تعلقی اۏلمايان كلامدر .
مثال : هنر و معرفت اييدر .
سۊزی گبی .
كلام انشائی ايكی قسمدر : بری انشأ طلبی ديػری انشأ غير طلبيدر .
Kelâm-ı inşâî - nefsü'l-emre mutâbık olub, hârice taalluku olmayan kelâmdır.
Misâl: hüner-ü mârifet eyidir.
sözü gibi.
Kelâm-ı inşâî iki kısımdır: biri inşâ-yı talebî diğeri inşâ-yı gayrı-talebîdir.
١ - انشاء طلبؽ
1 - İnşâ-yı Talebî
انشاء طلبی بش نوعدر ، امر ، نهی ، ندا ، تمنی ، استفهام .
inşâ-yı talebî beş nevʿdir, emir, nehiy, nidâ, temenni, istifhâm.
١ - امر
1 - Emir
١ امر - بر شيئڭ حصۆلی طلب ايتمكدر كه معانئ متعدده ده جاری اۏلۆب ، بعضياری برۆجه آتی بيان اۏلۆنۆر .
١ ندب ايچۉن : چۏجقلريڭزه هنر و معرفت اۊػرهديڭز .
٢ دعا ايچۉن : يا رب كرم ايت كه خوار و زارم ، درگاهه بسی اميد وارم . فضۆلی
٣ تكذيب ايچۉن :
بۆڭا گريان اۏلان ندن احمق ؟
سنجه اسبابی وارسه ايت تعداد ؟
عبدالحق حامد
٤ تمنی ايچۉن :
بیكسم ، پادشاهم ! امداد ايت !
ديلنۆر بر يتيمهيه داد ايت !
عبدالحق حامد
٥ رجا ايچۉن :
جاهلم ، ابتديػم جسارتدر !
عفو ايدڭ ! فيلمهيڭ بنی تخجيل !
عبدالحق حامد
Bir şeyiŋ husûlü talep itmektir ki maânî-i müteaddide de cari olub, bâzıları buruca âtî beyan olunur.
- Nedb içün: çoçuklarınıza hüner-ü mârifet öğretiniz.
- Duâ içün: ya Rab kerem et ki hâr-u zârım, dergâha besî ümit-vârım. fuzûlî
- Tekzip içün:
Buna giryân olan neden ahmak ?
Sence esbâbı varsa et tâdat ? \
Abdülhak Hâmid
- Temenni içün:
Bî-kesim, pâdişahım ! imdât et !
Dil-nûr birr-i yetimeye dâd et ! \
Abdülhak Hâmid
- Ricâ içün:
Câhilim, ettiğim cesârettir !
Afv ediŋ ! Kılmayıŋ beni tahcîl ! \
Abdülhak Hâmid
٦ ارشاد ايچۉن : باشنڭ سلامتنی ايسترسهڭ ، أيی آدملرله الفت ايت !
٧ تأديب ايچۉن : دائما بۉيۉكلريڭزه حرمت و رعايت ايديڭز .
٨ تعجيز ايچۉن : اقتدارڭ وار ايسه ، سن ده اۏنڭ گبی بر شئ ياپ .
كذا : انگشت خطا اۆزاتمه بۊيله ،
بش بيتنه بر نظيره سۊيله !
شيخ غالب
٩ استهزا ايچۉن : آمان افندم ، گچ قالمشسڭز؛ بۆيۆريڭز ، تاصدره گچڭز !
١٠ اباحه ايچون : قۏيۆن أتی يهييڭز !
١١ ارادت امتثال ايچۉن : مركب حقهسنی گتير !
١٢ تسويه ايچون : ايستر اۏقۆ ، ايستر اۏقۆمه .
١٣ وجۆب ايچۉن : صادق اۏل ! گبی .
-
İrşâd içün: başınıŋ selâmetini isterseŋ, eyi âdemlerle ülfet et !
-
Teʾdip içün: daime büyükleriŋize hürmet ve riayet ediŋiz.
-
Tâciz içün: iktidârıŋ var ise, sen de onuŋ gibi bir şey yap. Keza:
Engüşt-i hatâ uzatma böyle,
Beş beytine bir nazîre söyle !
Şeyh Gālip
- İstihzâ içün: aman efendim, geç kalmışsıŋız ; buyuruŋuz, tâ-sadra geçiŋiz !
- İbâha için: koyun eti yeyiŋiz !
- İrâdet imtisâl içün: mürekkep hokkasını getir !
- Tesviye için: ister oku, ister okuma.
- Vücûp içün: sadıq ol ! gibi.
On İkinci Ders
٢ - نهی
2 - Nehiy
نهی - بر ايشڭ ترك ايدلمهسنی طلب ايتمكدر . يدی معنايه گلير .
Nehiy - Bir işin terk edilmesini talep itmektir. Yedi maʿnâya gelir.
١ تأديب ايچۉن : بۉيۉكلريڭزه قارشيلق ويرميڭز .
٢ تنبيه ايچۉن - : فائدهسز شيلرله اۆغراشمه .
٣ تحريم ايچۉن : تحت ادارهڭزده اۏلانلره اذا و جفا ايتمهييڭز .
٤ ارشاد ايچۉن - : اۆزاق بر يره گيدهجػڭ وقت ، رفيقسز يۏله چيقمه .
٥ كراهت ايچۉن - : كنديڭه خوش گلمهين بر ايشی ، باشقهسنه تكليف اتمه !
٦ دعا ايچۉن - : يا ربی بنی جهنمده ياقمه !
٧ بيان عاقبت ايچۉن : بر ايشڭ ابتداسنده زيان ده ايتسهڭز ، نتيجهسنی استخراج ايتمهينجهيه قدر اۏ ايشدن نوميد اۏلماييڭز ! گبی .
- Teʾdip içün: büyükleriŋize karşılık virmeyiŋiz.
- Tenbih içün -: faydasız şeylerle uğraşma.
- Tahrîm içün: taht-ı idâreŋizde olanlara ezâ-ü cefâ etmeyiŋiz.
- İrşâd içün -: uzak bir yere gideceğiŋ vakit, refîksiz yola çıkma.
- Kerâhet içün -: kendiŋe hoş gelmeyen bir işi, başkasına teklîf etme !
- Duâ içün -: ya Rabbi beni cehennemde yakma !
- Beyan âkıbet içün: bir işin ibtidâsında ziyân de etseŋiz, netîcesini istihrâç etmeyinceye kadar o işten nevmîd olmayıŋız ! gibi.
٣ - ندا
3 - Nidâ
ندا - لغتجه باغيرمق معناسنه اۏلۆب علم بلاغت اصطلاحنجه صرهسنه گۊره مخاطبه توجيه خطاب ايتمكدر . لسان عثمانيده مستعمل اۏلان ادوات ندائيه شۆنلردر :
« آ » « أی » « واه » « يا » .
« آ » اداتنه مثال : آ افندم نيچۉن بۊيله عناد ايدييۏرسڭز؟
« أی » اداتنه مثال :
سنسين اۏ نسخهٔ حكم أی مختصر وجۆد .
اكرم بػ
« واه » اداتنه مثال : واه ، يازيق بۆ قۆشی اۊلدۉرمشلر !
« يا » اداتنه مثال :
شرمسارم يا رسۆل الله وداعندن سنڭ ،
بۊيله اۏلمش نيلهيم تقدير يزدان الوداع !
بعض كره تأكيدی بيان ايچۉن ، بۆ اداتلرڭ بر ايكيسی بر يرده تجمع ايدهر .
مثال : أی واه ! قيمتلی كتابی ييرتمشلر گبی .
Nidâ - lugatçe bağırmak maʿnâsına olub ilm-i belâgat ıstılâhâtınca sırasına göre muhâtaba tevcih-i hitap itmektir. Lisân-ı Osmânî'de müstâmel olan edevat-ı nidâiye şunlardır:
« a » « ey » « vah » « ya ».
« a » edâtına misâl: a efendim niçün böyle inât ediyorsuŋuz ?
« ey » edâtına misâl:
sensin o nüsha-i hüküm ey muhtasar vücût. \
Ekrem Beğ
« vah » edâtına misâl: vah, yazık bu quşu öldürmüşler !
« ya » edâtına misâl:
Şerm-sârım ya Resûlullah vedândan senin,
Böyle olmuş neyleyim takdîr-i Yezdân elvedâ !
Baʿz kere teʾkîdî beyan içün, bu edâtlarıŋ bir ikisi bir yerde tecemmu ider.
Misâl: ey vah ! qıymetli kitabı yırtmışlar gibi.
On Üçüncü Ders
٤ - تمنی
4 - Temenni
تمنی - بر شيئڭ حصۆلنی اشتياقله آرزۆ ايتمكدر. تمنی ايچۉن استعمال اۏلۆنان اداتلر :
« آه » « باری » « كاشكی » ياخۆد « كشكی » دن عبارتدر .
« آه » اداتنه مثال آه ! قابل اۏلسه ده ، قارداشمی گۊرهبيلسهم .
« باری » اداتنه مثال : باری كۉچۉك بر مكتۆب اۏلسۆن گۊندهر .
« كشكی » اداتنه مثال : كشكی گنجلػمده چاليشمش اۏاسهيدم ده شيمدی اختيارلقده زحمت چكمهسه ايدم .
معنای تأكيدی بيان ايچۉن بعضاً ادات تمنينڭ ايكيسی بر يرده تجمع ايدهر .
مثال : آه كشكی گنجلػمده اۏقۆيۆب يازمق اۊػرنسه ايدم ! گبی .
بعضاً دخی ايكيسی بردن حذف اۏلۆنۆر . مثال :
بهار ايرسه ينه سير گلستان اۏلديغن گۊرسهم ،
گۉزل سير ايلمك عشاقه آسان اۏلديغن گۊرسهم؛
لطافتدن گۊرنسه آسمانڭ عكسی هر يرده ،
چمنده بشقه بر عالم نمايان اۏلديغن گۊرسهم .
نفعی
Temenni - bir şeyiŋ husûlünü iştiyakla arzu itmektir. temenni içün istîmal olunan edâtlar:
« ah » « bâri » « kâşki » yahud « keşki » -dan, -den ibârettir.
« ah » edâtına misâl ah ! kābil olsa de, qardaşımı görebilsem.
« bâri » edâtına misâl: bâri küçük bir mektup olsun gönder.
« keşki » edâtına misâl: keşki gencliğimde çalışmış olsaydım de şimdi ihtiyârlıkta zahmet çekmese idim.
Maʿnâ-yı teʾkîdî beyan içün bazen edât-ı temenniniŋ ikisi bir yerde tecemmu ider.
Misâl: ah keşki gencliğimde okuyub yazmak öğrense idim ! gibi.
Bazen dahi ikisi birden hazf olunur. Misâl:
Bahar erse yine seyr-i gülistân olduğun görsem,
Güzel seyir eylemek uşşâka âsân olduğun görsem ;
Letâfetten görünse asmanıŋ aksi her yerde,
Çemende başka bir âlem nümâyan olduğun görsem.
Nefʿî
٥ - استفهام
5 - İstifhâm
استفهام - سائلڭ بر حكمدن خبر آلمق ايچۉن ايراد ايتديػی اسئلهيه تعبير اۏلۆنۆر.
ادوات استفهاميه - ناصل ، كيم ، می ، قاچ ، نه ، هانی ، هانگىدن عبارتدر .
- ناصل - احمد افندينڭ باغچهسی ناصل ؟ گبی .
- كيم - ذوی العقۆلدن سؤال ايچۉن قۆللانيلير . كيم گيتدی ؟ كيم گلهجك؟ گبی .
İstifhâm - Sâiliŋ bir hükümden haber almak içün îrâd ettiği esʾileye tâbir olunur.
Edevat-ı istifhâmiye - nasıl, kim, mi, kaç, ne, hani, hangiden ibârettir.
- nasıl - Ahmed Efendi'niŋ bağçesi nasıl ? gibi.
- kim - zevi’l-ukūlden suâl içün kullanılır. kim gitti ? kim gelecek ? gibi.
On Dördüncü Ders
می اداتی
Mi edâtı
می اداتی - سائر ادوات استفهاميه گبی بر صۆرتله مقيد اۏلمايۆب ، هر شيده استعمال اۏلۆنهبيلير . بناٴً عليه ، استفهامڭ بۆراده بر درجهيه قدر تعميقنه لزۆم گۊرۉلدی .
استفهام - مقصۆد اتدن بر شيئڭ ذهنده حصۆلنی طلب ايچۉندر .
بۆ ده - بری تصديقی ديػری تصويری اۏلمق اۉزره ايكی صۆرتله اۏلۆر .
١ استفهام تصديقؽ - نسبتڭ وقۆع و لا وقۆعندن سؤال اۏلۆنۆر .
مثال : يهمهػڭی يهدڭ می ؟ نمازيڭی قيلدڭ می ؟ گبی .
٢ استفهام تصويرؽ - مُسند اليهله متعلقاتندن ، ياخۆد مسندڭ متعلقاتندن سؤال اۏلۆنۆر .
مثال : بۆ كتابی محمد افندىيه می گۊندهرهجكسڭ ؟ احمد افندی ينه بۆ گۉن مكتبدن آغلايهرق می گلدی ؟
می اداتی مسنددن باشقه بر شيئه لاحق اۏلۆرسه ، استفهام تصويرؽ ؛ مسنده لاحق ، اۏلۆرسه استفهام تصديقؽ اۏلۆر . فقط مسنده لاحق اۏلۆبده ، مُسند بر جنسدن اۏلماديغی حالده تكرر ايدهرسه ، استفهام تصويرؽ ؛ بر جنسدن اۏلديغی صۆرتده استفهام تصديقؽ اۏلۆر .
مثال : سارقلر طۆتۆلدی می ، يۏقسه قاچدی می ؟ سوألی تصوری ؛ يازيڭی يازدڭ می ؟ درسڭی بللهدڭ می ؟ سوأللری دخی تصديقيدر .
مسئۆل عنه متكلمجه معلۆم ايكن ، كلامی استفهام صۆرتنده ايرادی ، محضا تأكيد حكم ايچۉندر .
مثال : بن سنی بسلهدم ؛ يرنده : بن سنی بسلهمهدم می ؟ بۆ قباحتی سن ياپمازسڭ ؛ يرنده : بۆ قباحتی سن می ياپدڭ ؟
دنيلمهسی گبی . بۆ صۆرتله جمله منفی اۏلۆرسه « استفهام تقريرؽ » ؛ مثبت اۏلۆرسه : « استفهام انكارؽ » تعبير اۏلۆنۆر .
بناءً عليه ، برنجی مثال : استفهام تقريرؽ ؛ ايكنجی مثال : استفهام انكارؽدندر .
mi edâtı - sâir edevat-ı istifhâmiye gibi bir sûretle mukayyet olmayub, her şeyde istîmal olunabilir. binâenaleyh, istifhâmıŋ burada bir dereceye kadar tâmîkine lüzûm görüldü.
istifhâm - maksût attan bir şeyiŋ zihinde husûlünü talep içündür.
bu da - biri tasdîki diğeri tasvîri olmak üzere iki sûretle olur.
1 istifhâm-ı tasdîkî - nispetiŋ vukū ve lâ-vukūundan suâl olunur.
misâl: yemeğiŋi yediŋ mi ? namâzıŋı qıldıŋ mi ? gibi.
2 istifhâm-ı tasvîrî - müsnedün-ileyhle müteallikatından, yahud mesnediŋ müteallikatından suâl olunur.
misâl: bu kitabı Mehmed Efendi'ye mi göndereceksiŋ ? Ahmed efendi yine bu gün mektepten ağlayarak mi geldi ?
mi edâtı mesnetten başka bir şeye lahik olursa, istifhâm-ı tasvîrî ; mesnede lahik olursa istifhâm-ı tasdîkî olur. fakat
mesnede lahik olubda, müsnet bir cinsten olmadığı halde tekerrür ederse, istifhâm-ı tasvîrî ; bir cinsten olduğu sûrette
istifhâm-ı tasdîkî olur.
misâl: sarıklar tutuldu mi, yoksa kaçtı mi ? suâli tasviri ; yazıŋı yazdın mi ? dersiŋi bellediŋ mi ? suâlleri dahi
tasdîkîdir.
mes'ul ind-i mütekellimce maʿlûm iken, kelâmı istifhâm sûretinde îrâdı, mahzâ teʿkîd-i hüküm içündür.
misâl: ben seni besledim ; yerinde: ben seni beslemedim mi ? bu kabahati sen yapmazsıŋ ; yerinde: bu kabahati sen mi
yaptın ? denilmesi gibi. bu sûretle cümle menfi olursa « istifhâm-ı takrîrî » ; müspet olursa: « istifham-ı inkarî »
tâbir olunur.
binâenaleyh, birinci misâl: istifhâm-ı takrîrî ; ikinci misâl: istifhâm-ı inkârîdendir.
On Beşinci Ders
قاچ - عدددن سؤال ايچۉن قۆللانيلير .
مثال : بۆ ساعتی قاچ غرۆشه آلدڭ ؟ بۆ كتابی قاچه صاتارسڭ ؟ قاچ سنه اوَّل بۆراده ايدڭ ؟ گبی .
نه - بر شيئڭ اصلنی سؤال ايچۉن قۆللانيلير .
مثال : بۆ كتاب ، نه كتابيدر ؟ انسان نهدر ؟ گبی .
هانی - وعد اۏلۆنان بر شيئڭ عدم حصۆلی تقديرنده ، سببنی سؤال ايچۉن قۆللانياير .
مثال : هانی دۉن آغشام بنده خانهيه گلهجك ايديڭز ؟ هانی بڭا كتاب گۊندهرهجك ايديڭز ؟ گبی .
هانگی - متعدد شيلردن برينی سوأل ايچۉن قۆللانيلير ؟
مثال : بۆ قارپۆزلردن هانگيسنی بػنيرسڭر ؟ ميوهلردن هانگيسنی دها زياده سوهرسڭز ؟ گبی .
kaç - adetten suâl içün kullanılır.
misâl: bu saati kaç guruşa aldıŋ ? bu kitabı kaça satarsıŋ ? kaç sene evvel burada ediŋ ? gibi.
ne - bir şeyiŋ aslını suâl içün kullanılır.
misâl: bu kitab, ne kitabıdır ? insan nedir ? gibi.
hani - vaʿd olunan bir şeyiŋ adem-i husûlü taqdîrinde, sebebini suâl içün qullanılır.
misâl: hani dün ağşam bende-hâneye gelecek ediŋiz ? hani bana kitab gönderecek ediŋiz ? gibi.
hangi - müteaddit şeylerden birini suâl içün kullanılır ?
misâl: bu karpuzlardan hangisini beğenirsiŋiz ? meyvelerden hangisini daha ziyâde seversiŋiz ? gibi.
انشأ غير طلبی
İnşâ-yı Gayr-i Talebî
انشأ غير طلبی ايكی نوع اۏلۆب ، برنجيسی تعجب ايكنجيسی ترجيدر .
inşâ-yı gayr-i talebî iki nevi olub, birincisi taaccüp ikincisi tereccîdir.
١ - تعجب
1 - Taaccüp
تعجب - امۆر غريبهدن اۏلان شيلر گۊرۉلديػی و يا ايشيدلديػی ، زمان انسانده حاصل اۏلان حال و كيفيتدر .
تعجب ايچۉن نه، زهی الخ ... اداتلری قۆللانيلير.
نه ادانته مثال :
Taaccüp - umûr-ı garîbeden olan şeyler görüldüğü ve ya işitildiği, zaman insânda hasıl olan hal ve keyfiyettir.
Taaccüp içün ne, zehî ilh.... edâtları kullanılır.
Ne edâtına misâl:
نه شاهنشه ! سرير آرای ديوانخانهٔ عالم !
نه شاهنشه بساط انداز اورنگ سليمانی !
Ne şâhinşah ! serir-ârâ-yı dîvanhâne-i âlim !
Ne şâhinşah bisât-endaz-ı evreng-i Süleymânî !
زهی اداتنه مثال :
Zehî edâtına misâl:
زهی صاحب قران حق شناس و مرحمت پيما !
زهی شاهنشه كشور كشای و قيصر ثانى !
زهی بازۆی كررارانه اقدام دليرانه !
آيا سۆق قدر أی حكمت فرمان ربانی !
- ابن الرشاد
Zehî sâhib-kırân hak-şinas ve merhamet-peymâ !
Zehî şâhinşah kişver-küşây ve Qayser-i sânî !
Zehî bâzû-yı kerrârâne ikdâm-ı delirâne !
Âyâ sûk-ı kader ey hikmet-i fermân-ı Rabbânî !
- İbnü’r-Reşâd
٢ - ترجِّی
2 - Tereccî
ترجی لغتجه اميد ايتمك معناسنه اۏلۆب علم بلاغت اصطلاحنجه بيان اميد مقامنده مستعملدر .
Tereccî lugatçe ümid itmek maʿnâsına olub ilm-i belâgat ıstılâhâtınca beyan-ı ümid makāmında müstâmeldir.
ترجِّىيی افهام ايدن : اۏلۆركه ، بلكه ، اۆمارمكه ، شايدكه ، اۏلاكه لفظلريدر .
امثله اۏلۆركه قباحتمزه واقف اۏلماز ده جزا گۊرمكسزين قۆرتۆلۆرز . شايدكه گلمز ؛ بلكه گلير . اۆمارمكه - اۏ بۆ گۉن گلمز . قۏرقارمكه - بۆراده اۏلديغمزی خبر آليرلر ؛ گبی .
Tereccîyi ifhâm iden: olur ki, belki, umarım ki, şâyet ki, ola ki lafızlarıdır.
Emsile olur ki kabâhatimize vâkıf olmaz de ceza görmeksizin kurtuluruz. şâyet ki gelmez ; belki gelir. umarım ki - o bu gün gelmez. qorqarım ki - burada olduğumuzu haber alırlar ; gibi.
Fasl-ı Sânî
فصل ثانی
On Altıncı Ders
مُسند اليه
Müsnedün-ileyh
مُسند اليه - كنديسنه بر حكم اسناد اۏلۆنان شخص ، حيوان ، زمان ، مكان ، شی ويا جماددر .
كلامڭ اخراجنده آلتی حاله تابع اۏلۆب ، برنجيسی - كلامده ذكری ، ايكنجيسی - تقديم و تأخری ، اۉجنجيسی - حذفی ، دردنجيسی - تعريف و تنكيرى ، بشنجيسی - تأكيدی ، آلتنجيسی - صۆرت توصيفيدر .
Müsnedün-ileyh - kendisine bir hüküm isnât olunan şahıs, hayvan, zaman, mekân, şey veya cemâttır.
Kelâmın ihrâcında altı hale tâbi olub, birincisi - kelâmda zikri, ikincisi - takdim ve teahhuru, üçüncüsü - hazfı, dördüncüsü - târif ve tenkîri, beşincisi - teʾkîdî, altıncısı - sûret-i tavsîfidir.
١ - مُسند اليهڭ كلامده ذكری
1 - Müsnedün-ileyhiŋ Kelâmda Zikri
مسند اليهڭ كلامده ذكر اۏلۆنماسی ، آلتی نكتهيه مبنيدر : برنجيسی - مسند اليهڭ اصل اۏلماسی مناسبتيله ، ذكری عبث گۊرۉلمهدكجه ، هر يرده ذكر اۏلۆنۆر . ايكنجيسی تعظيمه مبنی ذكر اۏلۆنۆر . مثال :
Müsnedün-ileyhiŋ kelâmda zikir olunması, altı nükteye mebnîdir: birincisi - müsnedün-ileyhiŋ asıl olması münâsebetiyle, zikri abes görülmedikçe, her yerde zikir olunur. ikincisi tâzîme mebnî zikir olunur. misâl:
- SAYFADAYIZ